28 Ocak 2018 Pazar

Büyük Adam Kimdir?

''- Arkadaşlar, Selânik'te Hürriyet meydanı denilen bir meydan vardır, maruf bâzı yerler de meydanı ihata eder (kuşatır): Olimpos Palas, Kristal, Yonyo, vesaire...
  
Bir gece Yonyo'nun mahşer gibi kalabalık, büyük salonunun bir köşesinde, ufak merdivenle çıkılır; bir de hususî oda olduğunu haber aldım ve oraya çıktım. Ufak, zarif bir salondu ve ağız ağzına dolu idi. Salonda bir masaya yaklaştığımı hatırlarım; bu masada ihtilâlci zevat (kişiler) varmış. Rakı ve bira içildiğine dikkat ettim; masayı işgal edenler çok vatanperverâne konuşuyorlardı. İnkılâp yapabilmek için büyük adam olmaktan bahsolunmakta idi. Herkeste büyük adam olmak hevesi vardı. Fakat büyük olabilmek için insan nasıl ve kimin gibi olmalı?
  
İçlerinden biri bağırdı ''Cemal Paşa gibi olmak isterim..'' Sofrayı işgal edenlerden hepsi: ''Bravo, dediler, Cemal gibi...'' Sonra hiçbirini yakından tanımadığım bu zevat hep birden bana döndüler. Ben durgun ve sabit bir nazarla kendilerine baktım. Benim tavrımdaki ve durgunluğumdaki manaya dikkat eden yoktu. Benim onlardan daha çok, her gün ve her gece temas etmekte olduğum Cemal Bey hakkındaki nokta-i nazarlarını teyit etmekliğime muntazır idiler (beklemekte idiler). Ben bilmem neden, bu zevatı tatmin edecek bir işarette bulunamadım. Fakat içimden şu mülâhaza geçti: ''Bir adam ki büyük olmaktan bahseder, benim hoşuma gitmez. Bir adam ki memleketi kurtarmak için evvelâ büyük adam olmak lâzımdır, der, ve bunun için bir de nümune intihap eder (örnek seçer), onun gibi olmayınca memleketin kurtulamayacağı kanaatinde bulunur, bu, adam değildir.''
  
Bu mülâhazada (görüşlerde) bulunurken, sofra arkadaşlarımı memnun edemediğimi hissettim. Hiç şüphe etmem, ki bana dair hükümleri menfi (olumsuz) olmuştur; ve bu hükümlerini mâkul bir surette izah edebilmek için demiş olsalar gerekir ki:
  "- Bu acemî efendi, galiba kendini o kadar büyük görüyor, ki ve bu sebepten daire-i rüyeti (görüş alanı) o kadar daralmıştır, ki artık büyüklüğü göremez hale gelmiştir. Bu adam arkadaşımız olamaz.''
  
Bu gece, o sofranın mahmurluğu etrafında iki telâkki tebellir etti (belirdi): Biri müsbet, biri menfi.
  
Bir telâkkiye (anlayışa) göre evvelâ büyük adam olmak, sonra memleketi kurtarmak lâzımdır. Diğer telâkkiye göre büyük adam lâfla olmaz, evvelâ memleketi kurtarmalı, ondan sonra dahi büyüklük mevzuu bahis değildir.
  

Arkadaşlar size bu hikâyeyi bugünkü duygumla, bugünkü tecrübemle söylemiyorum. ''Yonyo''nun hususî odasındaki müşahedemin bana ihlam ettiği fikir, bu idi.''

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder