28 Ekim 2017 Cumartesi

Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Savaşı

Sakarya Savaşından sonra çekilen Yunan kuvvetlerine derhal saldırı askerlikçe uygun görülmemişti. O zaman Avrupa'da hakim olan fikir, Türkler savunma yapar fakat saldıramazdı. Bizde de bu fikri benimseyenler vardı. Bilhassa Müttefiklerin giriştiği barış saldırısından sonra, Meclisteki muhalif milletvekilleri güdülen siyaseti eleştirmeğe başlamışlardı. Bunlar, askeri siyaset nedir? Mademki kesin sonuçlu bir saldırı yapamıyoruz, o halde niçin önerilen anlaşmaları geri çeviriyoruz? Bazıları ise kuvvetimizi göstermek için, muayyen bir alanda taarruz yapalım, diyorlardı. Onlarca silâhla elde edemeyeceğimizi siyaset yolu ile elde etmemiz lâzımdı. Mecliste muhalif grubun ileri sürdüğü bu fikirler, ordu saflarına kadar yayılmıştı. Mustafa Kemal bu olumsuz propagandayı önlemek için Meclisin gizli bir oturumunda, ordunun durumu hakkında açıklama yaparak, bu gibi tartışmalardan çekinmelerini sa1ık verdi.

Çünkü, Müttefiklerin 26 Mart 1922'de yaptıkları barış teklifi, Sevr Antlaşmasının koşullarını ortadan kaldırmıyor, sadece değiştiriyordu. Halbuki, Misakı Mi1lînin gerçek1eşmesi Sevr Ant1aşmasının tamamen ortadan kalkmasına bağlı idi. Bu amaca barış yoluyla değil, ancak silâhlı direnme ile erişmek mümkün olacaktı. Bu fikri Mustafa Kemal de Büyük Millet Meclisinde şöyle savunmuştu :

Hayır efendiler, bizim mühim ve asıl vazifemiz, siyaset yapmak değildir. Bizim ve bütün memleket ve milletin bugün yegane vazifesi, topraklarımızda bulunan düşmanı süngülerimizle tardetmektir.

O sırada Gazi Mustafa Kemal'in Başkomutanlık yetkisinin uzatılması hakkında verilen kanun tasarısı, muhaliflerin tesiriyle Mecliste kabul edilmemişti. Mustafa. Kemal, bu olayı Çankaya'daki evinde hasta yatağında öğrendi. Ertesi gün, Büyük Millet Meclisinin yaptığı gizli bir toplantıda Mustafa Kemal: Düşman karşısında bulunan ordumuz, başsız bırakılmazdı. Binaenaleyh bırakmam ve bırakmayacağım diyerek vatanî vazifesinden ayrılmayacağını bildirdi. 4 Şubat 1922'de Büyük Millet Meclisi ikinci defa olarak Gazi Mustafa Kemal'in Başkomutanlık vazife ve yetkilerini üç ay daha uzattı. Bu münasebetle söz alan Mustafa Kemal, zafere olan inancını belirterek Meclise teşekkür etti.

Taarruz Hazırlıkları:

Sakarya Savaşında yenilen Yunan ordusu Eskişehir - Afyon hattına çekilmişti. Sağ kanadını Ahırdağına, sol kanadını Bozdağ'a dayayan düşman, Eskişehir - Afyon - Ahırdağı hattında yeni bir cephe kurmuştu. Yunanılar bu ,hattı tahkim etmişler ve birkaç sıra dikenli tellerle çevirmişlerdi. Yunanlılar hazırladıkları bu mevzilere çok güveniyorlardı.

Türk Ordusuna gelince: Sakarya Savaşından, Büyük Taarruza kadar geçen süre içinde ordumuz planlı bir şekilde hazırlıklarını tamamlamağa çalışmıştır. Memleketin bütün kaynakları ordu emrine verilmişti. Silâh altına a1ınan yeni er1erin ta1im ve terbiyesiyle meşgul olunarak ordunun kuvvetlendirilmesine çalışılmıştır. Saldırı hazırlıklarını düşmanın haber almaması için, kuvvet?er cepheye gece yürüyüşü ile getirilmiştir. Yalnız yolların bozuk, taşıt araçlarının ilkel oluşu cepheye erzak ve cephane taşınmasını güçleştiriyordu. Fakat bütün mahrumiyetlere rağmen ordunun malzeme ve diğer noksanları tamamlanmıştı. Bu ,hazırlık gizli tutulduğu için, düşman yapı?an hazırlığın savunma mahiyetinde olduğunu zannetmişti. Düşmanın haber almasına engel olmak maksadıyla Büyük Taarruzdan bir hafta önce Anadolu ile dış memleketler arasındaki haberleşme kesilmiş ve Anadolu'ya gidiş geliş durdurulmuştu.

Bütün dünya kaynak?arından faydalanan düşman bizden üstün bir durumda bulunuyordu. Yalnız bizim süvarimiz daha fazla idi. Özetle sayı ve ateş kudreti bakımından üstün bir düşmana karşı ruh ve iman kuvvetine sahip olan Türk ordusu manevî üstünlüğüne dayanarak çarpışacaktı.

Türk genel karargâhı Akşehir'de idi. Mustafa Kemal, İsmet ve Fevzi Paşalar saldırı planını hazırladılar. Mustafâ Kemal saldırı için son hazırlıkları da gözden geçirdikten sonra Ankara'ya döndü. İsmet Paşa 6 Ağustos 1922'de gizli olarak ordulara taarruza hazırlık emrini verdi. Birkaç gün sonra Mustafa Kemal cepheye hareket etti. Mustafa Kemal cepheye gidişini, birkaç kişi dışında bütün Ankara'dan gizli tuttu. Hattâ durumu bilenler Mustafa Kemal'in 21 Ağustos 1922 günü, Çankaya'daki köşkünde bir çay ziyafeti vereceğini gazetelerle yaydılar. Mustafa Kemal, 20 Ağustos 1922 günü Akşehir'e gelmiş ve 26 Ağustos 1922 Cumartesi günü sabahı için düşmana taarruz emrini vermişti. 

Büyük Taarruz :

Taarruz planında ana fikir, düşmanın sağ kanadına saldırarak Ege denizi ile bağlantısını kesmek ve bir kuşatma meydan savaşıyla düşmanı anayurtta yok etmekti.

26 Ağustos sabahı saat üçte kalkan Başkomutan, İsmet ve Fevzi Paşalarla beraber savaşın idare edileceği Kocatepe'ye çıktılar. Sabahın ilk ışıklarıyla beraber başlayan top atışları Türklere yeni bir günü müjdeliyordu. Bu top atışlarıyla büyük saldırı başlamış oldu. Ahırdağını aşan Türk ordusu düşmana. saldırdı. Bir süvari bölüğü, Uşak'tan İzmir'e giden telgraf hatlarını kesti. Bu suretle İzmir'de bulunan Yunan Başkomutanının cephe ile olan bağlantısı kesilmiş oldu. Birinci günü düşmanın ilk hatları ele geçirildi.

27 Ağustos günü düşmanın savunma cephesi yarıldı. Bunun üzerine Yunan tümenleri perişan bir halde geri çekilmeğe başladılar. Birinci Ordu kaçan düşmanı takip ediyor ve peşini bırakmıyordu. Bu sırada 8'inci tümen Afyon'a girdi.

30 Ağustos 1922 günü her iki yandan kuşatılan düşmanın ricat hatları Türk süvari birlikleri tarafından kesildi. Dumlupınar'da kesin sonucu verecek bir meydan savaşına mecbur edildi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder