29 Ekim 2017 Pazar

ATATÜRK’TE AKILCI VE MATEMATİKSEL DÜŞÜNME

Akılcılığı, Batı’da bir felsefi akım olarak yerleştiren iki büyük düşünürün, R. Descartes (1596–1650) ve I . Kant (1724–1804)’ın aynı zamanda büyük matematikçiler olmaları gibi, Türkiye’de  akılcılık ve bilimsel düşünme çağını açan bir büyük insanın, Mustafa Kemal Atatürk’ün de matematikçi olması bir rastlantı değildir. Çünkü böyle bir akımın yerleştirilmesi başarısını, ancak onun temel niteliğini yetkin biçimde taşıyan bir insan gerçekleştirebilir. Bundan dolayı, seçkin akılcı bir kişinin , aynı zamanda seçkin bir matematikçi olması , başarısını olağanüstü kılabilir.

Akıl ve bilim kavramları, O’nun düşüncelerinde çoğu kez birlikte kullanılmış ve önemleri birlikte vurgulanmıştır. Bunu kesinlikle bilinçli olarak yapmıştır. Nitekim O, bir konuşmasında, “Benim manevi mirasım  bilim ve akıldır.”  demiştir.
Atatürk’ün düşüncelerinin yapısında, rasyonel düşünme, matematiksel düşünme, bilimsel düşünme çok belirgindir.


Atatürk bir konuyu, bir sorunu işlerken matematikçi mantığı ile değişik olasılıkları ve çözümleri irdeleyip değerlendirmiştir. O, kimi düşüncelerini açıklarken niceliksel terimleri yani matematiksel kavramları özellikle kullanmıştır. 

Matematiğin, ulusal eğitimimizdeki büyük önemini öncelikle vurgulamıştır. O’nu, özgün, kısa ve özlü  anlatımı, matematikçi mantığına dayanmaktadır. Çünkü matematiksel bir ifade de, hiçbir terim, rasgele biçimde yer alamaz, çıkarılamaz, değiştirilemez. Nitekim O’nun düşüncelerinde hiçbir sözcük, hiçbir cümle rasgele kullanılmamış, belirli bir mantıksal dizilim içinde bütünleşmiştir. O’nun hangi konuya ilişkin olursa olsun tanımları, tıpkı geometri tanımları gibi, sadece gerekli kavramları yeterli biçimde içermektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder