II. Meşrutiyet'in İlan Edilme
Nedenleri
İç Nedenler
II. Abdülhamit'in II. Meşrutiyet'in İlanını Kabul
Etmesinin Sebepleri :
1. İttihat ve Terakki
Cemiyeti'ne bağlı olan bazı subayların Rumeli'de
ayaklanması
2. Tahta, Osmanlı hanedanından
başka bir kişinin geçeceği söylentisi
3. Serez'den bir ordunun
İstanbul'a yürüyeceğine dair padişaha gelen telgraf
4. Ordu ve halk arasında isyan
belirtilerinin ortaya çıkması
Dış Etkenler
En önemli dış etken "Reval
görüşmesi" dir.
Reval Görüşmesi'nde şu kararlar
alınmıştır:
1. Ruslar, Balkanlar'da serbest
bırakılacak
2. İstanbul ve Boğazlar Ruslara
verilecek
3. Makedonya Bölgesi'nde
ıslahat yapılacak
İttihat ve Terakki Cemiyeti
İstanbul'da Askeri Tıbbiye
öğrencilerinden İbrahim Temo, Abdullah Cevdet, İshak Sükuti, Mehmet Reşit ve
Hüseyinzade Ali tarafından 1889 yılında gizlice kurulan cemiyet, aynı yıl,
Paris'teki Jön Türkler ile temas kurup "Osmanlı İttihat ve Terakki Cemiyeti"
adını benimsedi. II. Abdulhamit döneminde üyelerin çoğu tutuklandı ve sürgün
edildi. Bundan sonra yurt dışında örgütlenen cemiyet, 1908 tarihinde II.
Abdulhamit'in Kanun-i Esasi'yi yeniden yürürlüğe koymasını
sağladı.
Bu arada cemiyet adını "Osmanlı
İttihat ve Terakki Cemiyeti" ne çevirdi. 31 Mart'ta meydana gelen İttihat ve
Terakki karşıtı hareket ve 1911 Trablusgarp Savaşı ile aynı yıl kurulan
muhalefet partisi "Hürriyet ve İtilaf Fırkası", yönetimin iktidarını
sertleştirmeye başlamasına yol açtı. 23 Ocak 1913 tarihinde yönetimi ele
geçirmek amacıyla Babıali Baskını'nı gerçekleştiren İttihat ve Terakki Partisi
bilfiil ülke yönetimine el koydu. 1913-1918 yılları arasında ülke "İttihat ve
Terakki Partisi" yönetimi altında bulundu. Parti ileri gelenlerinden Enver
Paşa'nın Alman yanlısı siyaseti yüzünden Birinci Dünya Savaşı'na giren Osmanlı
Devleti, savaşın sonunda yenik düştü. 14 Kasım 1918'de Cemiyet kendini feshetti
ve yerine "Teceddüt Fırkası" kuruldu.
II. Meşrutiyet'in İlan
Edilmesi
II. Abdülhamit, 1876'da I.
Meşrutiyet'i ilan etti.
Osmanlı Devleti anayasal bir
döneme girdi, fakat, yetki yine padişahtaydı.
II. Abdulhamit, 93 Harbi'ni
bahane ederek Mebuslar Meclisi'ni kapattı.
Böylece; I. Meşrutiyet dönemi
sona erdi.
"İstibdat Dönemi" başlamış
oldu.
1889'da "İttihat ve Terakki"
gizli olarak kuruldu.
II. Abdulhamit'e muhalif
harekete Genç Türk (Jön Türk) hareketi denildi.
24 Temmuz 1908'de anayasa
yeniden yürürlüğe konuldu.
Bu anayasa ile meclisin
yetkileri artırıldı.
İlk kez, siyasi parti kurmak
serbest oldu.
İttihat ve Terakki Partisi
dışında "Ahrar Partisi" de kuruldu.
31 Mart 1909'da, II. Meşrutiyet
yönetimine karşı isyan çıktı.
II. Abdülhamit tahttan
indirilerek, yerine Sultan Mehmet Reşat geçti.
Kanun-i Esasi'de Yapılan
Değişiklikler
Hükümet meclise karşı sorumlu
olacak.
Padişahın meclisi kapatma
yetkisi; Ayan Meclisi'nin onayına bağlı olacak.
Milletvekilleri, kanun teklifi
için padişahtan izin almayacak.
Padişah, Yasalrı en geç iki ay
içerisinde onaylayacak ve geri meclise gönderecek.
Toplantı ve dernek kurmak
serbest bırakılacak.
Padişahın kişileri sürgün etme
yetkisi olmayacak.
Uluslarası antlaşmalar meclis
tarafından onaylanacak.
Nazırlar (Bakanlar) Sadrazam
(Başbakan) tarafından belirlenecek.
93 Harbi (1877-1878 Osmanlı-Rus
Savaşı)
1876 yılında, Avrupalı
Devletlerin Balkanlar'da kalıcı çözüm bulmak amacıyla topladıkları İstanbul
Konferansı'nda Balkanlar konusunda ağır şartlar getirilmesi üzerine, Osmanlı
Devleti şartları kabul etmemiş, daha sonra düzenlenen Londra Konferansı da aynı
şekilde sonuçlanmıştı.
İki konferansta da Osmanlı
Devleti'nin şartları kabul etmemesi üzerine, Rusya 1877 yılında Osmanlı
Devleti'ne savaş açmıştı. Bu savaşta Plevne savunması ile Gazi Osman Paşa üyük
kahramanlıklar göstermiş, fakat Rusların, Yeşilköy'e kadar ilerlemelerine engel
olunamamıştı. Bunun üzerine padişah II. Abdülhamit, barış isteğinde bulunmuş ve
3 Mart 1878'de Yeşilköy (Ayestefanos) Antlaşması
imzalanmıştı.
Genç Türkler (Jön Türkler)
Tanzimat döneminin sonlarına
doğru, bazı Osmanlı aydınları (Namık Kemal, Şinasi, Ziya Paşa, Hüseyin Avni
Paşa) Genç Osmanlılar adıyla bir cemiyet kurdular. Bunlar; Osmanlı ülkesinde
yaşayan herkesin, din, dil, ırk farkı gözetmeksizin eşit tutulması halinde
azınlıkların ayrılmaktan ve devlet kurmaktan vazgeçeceklerini savunuyorlardı. Bu
düşüncelerinin uygulanabilmesi için de; Meşrutiyet'in ilan edilmesi, temel hak
ve özgürlüklerin bir anayasa ile korunması gerektiğine inanıyorlardı. Bu nedenle
II. Abdülahamit'e baskı yapıp 1876 yılında Meşrutiyet'in ilanını
sağladılar.
31 Mart
Olayı
31 Mart Olayı'nın Çıkmasında Etkili Olan Olaylar
nelerdi?
1. İttihat ve Terakki
Partisi'nin iktidarı yeterince ele geçirememesi
2. Ahrar Partisi'nin meşrutiyet
karşıtı çalışmaları
3. Volkan Gazetesi ve İttihad-ı
Muhammedi derneğinin meşrutiyet karşıtı çalışmaları
4. Halkın meşrutiyete ve
gayrimüslimlerle olan eşitliğe sıcak bakmamaları
5. Ordudan atılan Meşrutiyet
karşıtı subayların kışkırtması
6. Bulgaristan'ın 5 Ekim
1908'de bağımsızlığını ilan etmesi
7. 6 Ekim 1908'de
Avusturya'nın, Bosna-Hersek'i işgali
31 Mart Olayı Nasıl Oldu?
Volkan Gazetesi başyazarı Hasan
Fehmi 6 Nisan 1909'da öldürüldü.
Cenazesi meşrutiyet karşıtı
gösteriye dönüştü.
Gösteri giderek isyana
dönüştü.
İsyan Selanik'te duyulunca,
Hareket Ordusu adındaki birlik İstanbul'a hareket etti.
Hareket Ordusu'nun kurmay
başkanı Mustafa Kemal'di.
İsyan 24 Nisan 1909'da
bastırıldı.
31 Mart Olayı'nın Sonuçları
1. II. Abdülhamit tahttan
indirildi ve yerine V. Mehmet Reşat geçti.
2. Padişah'ın yetkileri
kısıtlandı, meclisin yetkileri artırıldı.
3. Mustafa Kemal ilk kez bir
siyasi olaya karışmış oldu.
Tarblusgarp Savaşı'nın
Nedenleri
1. Siyasi birliğini geç
sağlayan İtalya'nın sömürge arayışına çıkmış olması
2. İtalya'nın sömürge elde
etmek amacıyla Trablusgarp'a göz dikmesi
İtalya, Avrupa devletlerinin de
onayını alarak 28 Eylül 1911'de Trablusgarp'a asker
çıkardı.
Tarblusgarp Savaşı
Osmanlı Devleti Trablusgarp'a
deniz yolu ile asker gönderemedi.
Mısır üzerinden de asker
gönderemedi.
Gönüllü subaylar Trablusgarp'a
gizlice gönderildi.
Bu subaylar büyük başarılar
elde ettiler.
İtalya Çanakkale'ye saldırdı,
başarılı olamayınca On iki Ada'yı işgal etti.
Bu arada Birinci Balkan Savaşı
çıktı.
Osmanlı Devleti, 18 Ekim 1912
tarihinde İtalya ile Uşi Antlaşması'nı imzalayıp savaştan
çekildi.
Uşi Antlaşması
15-18 Ekim 1912 tarihinde
imzalanan bu antlaşmaya göre
1. Trablusgarp ve Bingazi,
İtalyanların oldu.
2. Rodos ve On iki Ada,
Osmanlılar'da kaldı, ancak buraları Balkan Savaşı sonuna kadar İtalya elinde
tutacaktı.
I. Balkan Savaşı
I. Balkan Savaşı'nın Nedenleri
1. Osmanlı Devleti'ni
Avrupa'dan atmak isteyen Rusya'nın Balkanlar'da yeni kurulan devletleri bir
araya getirip ittifak kurmalarını sağlaması.
2. Balkan Devletleri'nin
Tarblusgarp Savaşı'nın çıkmasını fırsat bilmeleri.
3. Osmanlı ordusu ve
yönetiminde ikiliklerin yol açtığı iç karışıklıkların Balkan Devletlerince
biliniyor olması ve bu devletlerin Osmanlı Devleti'nin zayıf olmasından
yararlanmak istemeleri
I. Balkan Savaşı
Rusya'nın Pan-İslavizm
politikası etkili oldu.
Balkan devlertleri,
Osmanlı'daki iç karışıklıklardan yararlanarak, tek tek Osmanlı Devleti'ne Savaş
açtı.
Osmanlı'ya karşı ilk savaş açan
Karadağ oldu.
Sırbistan ve Bulgaristan'a da
Osmanlı Savaş açtı.
Arnavutluk bağımsızlığını ilan
etti.
Osmanlı Çatalca önlerine kadar
çekildi.
Büyük yenilgiler alan Osmanlı
Devleti barış görüşmelerine başladı.
I. Balkan Savaşı'nın Sonuçları
1. Arnavutluk bağımsızlığını
ilan etti.
2. Osmanlı Devleti savaşı
kaybetti ve Çatalca önlerine kadar çekildi.
3. Avrupalı Devletler Balkan
yarımadasının yeni haritasını belirlemek için Londra Konferansı'nı
topladı.
4. Osmanlı Devleti Midye-Enez
hattının batısında kalan bütün topraklarını kaybetti. Arnavutluk ile Ege
Adaları'nın durumu büyük devletlerin kararına bırakıldı.
5. Londra Antlaşması'nın
imzalanmasını engellemek isteyenler 23 Ocak 1913'te Bab-ı Ali Baskını'nı
gerçekleştirdiler.
II. Balkan Savaşı
II. Balkan Savaşı'nın
Nedenleri
1. Londra Antlaşması'nda en
büyük payı Bulgaristan almıştı. Öteki Balkan Devletleri bu duruma itiraz
ettiler.
2. Yunanistan özellikle
Bulgaristan'ın Ege Denizi'ne açılmasına karşı çıkıyordu.
3. Paylaşılamayan yerlerin
arasında başta Makedonya geliyordu.
4. Sonuçta Balkan Devletleri,
Bulgaristan'a saldırdı ve II. Balkan Savaşı çıktı.
II. Balkan Savaşı
Osmanlı Devleti I. Balkan
Savaşı'nda yenilince bu bölgede boşluk doğdu.
Osmanlı Devleti'nden aldıkları
toprakları paylaşamayan Balkan Devletleri birbirine düştü.
Sırbistan Makedonya'nın
Bulgaristan'a verilmesine itiraz etti.
Yunanistan Makedonya'dan daha
fazla toprak istedi.
Romanya Bulgaristan'dan
Dobruca'yı istedi.
Bulgaristan, Yunanistan ve
Sırbistan'a savaş açtı.
Romanya da Bulgaristan'a savaş
açtı.
Osmanlı Edirne'yi geri
aldı.
Bulgaristan barış
istedi.
II. Balkan Savaşı'nın
Sonuçları
Balkan Devletleri kendi
aralarında savaşa başlayınca Osmanlı Ordusu Midye-Enez hattını aşıp, Edirne ve
Kırklareli'yi tekrar aldı.
İkinci Balkan Savaşının
sonucunda şu antlaşmalar yapıldı.
a) İstanbul Antlaşması (29
Eylül 1913)
b) Atina Antlaşması (14 Kasım
1913)
c) Bükreş Antlaşması (10
Ağustos 1913)
Osmanlı Devleti, Ege adalarını
kaybetti. İmroz, Bozcaada ve Meis dışındaki bütün Ege adaları Yunanistan'da
kaldı.
Arnavutluk bağımsız
oldu.
Makedonya elimizden
çıktı.
Batı Trakya, Bulgaristan'a
verildi ve Osmanlı Devleti'nin elinde sadece Doğu Trakya
kaldı.
İstanbul Antlaşması (29 Eylül
1913)
Osmanlı Devleti ile Bulgaristan
arasında yapılan bu antlaşmaya göre;
1. Meriç Nehri Osmanlı-Bulgar
sınırı oldu.
2. Ancak, Dimetoka
Osmanlılar'da kaldı.
3. Edirne ve Kırklareli tekrar
Osmanlı Devleti'ne bırakıldı.
4. Bulgaristan'da kalan
Türkler'in hakları belirlendi.
5. Kavala ve Dedeağaç,
Bulgarlar'da kaldı.
Atina Antlaşması (14 Kasım
1913)
Osmanlı Devleti ile Yunanistan
arasında imzalandı.
Buna
göre;
1. Girit, Yanya ve Selanik
Yunanistan'ın oldu.
2. Osmanlı Devleti, Avrupa
Devletleri'nin Ege adaları hakkındaki kararlarını kabul etmeyeceğini
bildirdi.
3. Yunanistan'da kalan
Türklerin hakları saptandı.
Bükreş Antlaşması (10 Ağustos
1913)
Bulgaristan ve diğer Balkan
Devletleri aralarında imzaladıkları bu antlaşma ile savaşı sona erdirdiler. Buna
göre;
1. Bulgarlar, Dobruca'nın büyük
bir kısmını Romanya'ya verdi.
2. Manastır, Sırpların
oldu.
3. Makedonya'nın bir kısmı
Bulgaristan'a bırakıldı.
Balkan Savaşlarının Sonuçları
Osmanlı Devleti, Ege adalarını
kaybetti.
İmroz, Bozcaada ve Meis
dışındaki bütün Ege adaları Yunanistan'da kaldı.
Arnavutluk bağımsız
oldu.
Makedonya elimizden
çıktı.
Batı Trakya, Bulgaristan'a
verildi ve Osmanlı Devleti'nin elinde sadece Doğu Trakya
kaldı.
Genel Nedenler
1. Fransız
İhtilali
Fransız İhtilali'nin getirdiği
"ulsçuluk" ilkesi, Batı Avrupa'da ve Balkanlar'da birçok siyasi birliğin
oluşmasına, yeni yeni devletlerin kurulmasına yol açtı. Bunlardan İtalya ve
Almanya'nın siyasi birliğini sağlaması ve bir güç olarak ortaya çıkması,
özellikler İngiltere'nin sömürgelerinin tehdit edilmesine neden oldu. Bu gerilim
içinde Orta Avrupa, Balkanlar ve Orta Doğu'da yer alınca, genel bir savaşın
belirtileri ve şartları ortaya çıktı.
2. Sanayi
Devrimi
Dünyada üretim artışına yol
açan bu ekonomik gelişme hammadde ve pazar kaynaklarının değerini de arttırdı.
Dünya'nın ekonomik dengesini bozdu, ekonomik bakımdan gelişmiş devletler
arasında siyasi gerilimler arttı.
3. Doğu Sorunu (Hasta Adam
Sorunu)
Avrupalı devletler, her geçen
gün zayıflayan ve kendi ayakları üzerinde duramayacak duruma gelen Osmanlı
Devleti'nin hiç beklenmedik bir anda yıkılması halinde, bu devletin
topraklarının paylaşılması konusunda, düna devletlerinin anlaşmazlığa düşeceğini
ve bri savaşın çıkacağını düşünüyorlardı. Bunu engellemek için de, Osmanlı
Devleti yıkılmadan onun topraklarının hangi parçasının, hangi devletin
olacağının belirlenmesi gerekiyordu. Özellikle Almanya'nın 1870'de siyasi
birliğini sağlayıp Osmanlı topraklarını ele geçirmek istemesi, Doğu sorununu
tamamen açığa çıkarttı. Bu durum Almanya'ya karşı bir ittifakın kurulmasında
başlıca etkenlerden biri oldu. İngiltere kendi sömürgesi olarak gördüğü Osmanlı
topraklarının Almanlar'ın eline geçmesini engellemek için Fransa ve Rusya'yı da
yanına çekmeyi başardı.
I. Dünya Savaşı'nın Nedenleri
Sanayi devletlerinin hammadde
ve pazar ihtiyacının artması,
Alman-İngiliz sömürgecilik
yarışı,
Rusların Pan-İslavizm
politikasının Avusturya-Macaristan ve Osmanlı Devleti'ni tehdit
etmesi,
Fransa'nın, Almanya'dan
Alsace-Loraine (Alsas-Loren)i geri almak istemesi Osmanlı Devleti'nin dağılma
yolunda olması,
İngilizlerin, Rusları
Balkanlar'da serbest bırakması,
Balkanlar'da yeni kurulan
devletlerin sınırlarını genişletmek istemesi.
Almanya ile İttifak
Almanya'nın savaşı kesin
kazanacağı inancı İttihat ve Terakki Partisi yöneticilerinin Alman hayranlığı,
Osmanlı Devleti'nin üzerindeki emelleri açık olan Rusya'ya karşı onun düşmanı
olan Almanya'nın yanında yer almanın gerekliliğine inanılması, Osmanlı
ordusundaki Alman askeri uzmanların devlet adamlarını
etkilemesi.
Savaşın Başlaması
Avusturya-Macaristan veliahtı
Franz Ferdinand, Haziran 1914'te, Saray-Bosna'da, bir Sırp fanatik tarafından
öldürüldü.
Avusturya-Macaristan
İmparatorluğu 28 Temmuz 1914'te Sırbistan'a savaş açtı.
Rusya'da Avusturya-Macaristan
İmparatorluğu'na savaş açtı.
Almanya 1 Ağustos 1914'te
Rusya'ya, 3 Ağustos'ta Fransa'ya, 4 Ağustos'ta da Belçika'ya savaş
açtı.
İngiltere'de Almanya'ya savaş
açtı.
Osmanlı Devleti'nin Savaşa
Girmesi
Almanya ile gizli bir ittifak
anlaşması yapıldı.
Genel seferberlik ilan
edildi.
Mebuslar Meclisi
kapatıldı.
Kapitülasyonlar
kaldırıldı.
İngiliz donanmasından kaçan
Goben ve Breslav adında iki Alman savaş gemisi İstanbul'a
sığındı.
Osmanlı Devleti gemileri satın
aldı. Bu gemilere Yavuz ve Midilli isimleri verildi.
Gemiler Karadeniz'e açılıp,
Rusya'nın Odessa ve Sivastapol limanlarını bombaladı.
Bunun üzerine, Rusya, 1 Kasım
1914'te Osmanlı Devleti'ne savaş ilan etti.
İngiltere, Mısır ve Kıbrıs
adasının İngiliz toprakları olduğunu ilan etti.
İngiltere; Süveyş Kanalı'nı,
Mısır'ı, Doğu Akdeniz'i ve İran Körfezi'ni savunmak için bu bölgelere asker sevk
etti ve Birinci Dünya Savaşı çok geniş bir alana yayıldı.
Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlı Cepheleri
Osmanlı Devleti, Birinci Dünya
Savaşı'nda bir çok cephede savaşmıştı. Bunlar daha çok, ya Almanlar'ın isteği
sonucu veya Osmanlı savaş taraftarlarının geçmişte kaybedilen toprakların geri
alınabilmesi amacıyla açılmıştı.
Taarruz Cepheleri
Kafkas Cephesi
Kafkas Cephesi Ruslara karşı
Aralık 1914'de açıldı. Cephe komutanı Enver Paşa'nın komuta ettiği 150.000
kişilik ordudan 100.000'i soğuktan donarak öldü. Bunun üzerine Ruslar, Erzurum,
Muş, Bitlis, Trabzon ve Erzincan'ı ele geçirdiler. Çanakkale zaferinden sonra bu
cepheye atanan Mustafa Kemal, 1916 yılında Muş ve Bitlis'i
kurtardı.
Kanal Cephesi
Süveyş Kanalı'nı ele geçirip,
İngilizlerin sömürgeleri ile olan bağlantısını kesmek için açılan bu cephe,
Almanlar tarafından planlandı. Sonuçta 1916 yılında Osmanlı ordusu yenildi ve
İngilizler Sina Yarımadası'nı ele geçirip Suriye'ye kadar
ilerledi.
Savunma Cepheleri
Hicaz Yemen
Bu cephede İngilizler'in
kışkırtması ile Araplar isyan etti. Mekke Emiri Hüseyin isyanın başına geçti.
Sonuçta, 1916 yılında Hicaz elimizden çıktı ve Yemen bağımsızlığını ilan
etti.
Irak
İngilizler savaşın başında
Basra'ya asker çıkardılar. Çünkü; bu bölgenin petrolüne sahip olmak
istiyorlardı. Ayrıca Türklerin İran'a girmesini ve Hindistan'ı tehdit etmesini
engellemeye çalışıyorlardı. Diğer yandan karayolu ile Rusya'ya ulaşmayı da
amaçlıyorlardı.
Osmanlı ordusu 1915'de
Kutülamare'de İngilizleri yendi. Ancak İngilizler daha sonraki yıllarda bu
cephede başarılar elde etti.
Suriye ve Filistin
Bu cephede Mustafa Kemal'in
komuta ettiği 7. ordu, Yıldırım Orduları Grubu ile birlikte Halep'in kuzeyinde
düşmanı durdurmayı başardı. Daha sonra buradaki Yıldırım Orduları'nın başına
Mustafa Kemal Paşa atandı.
Çanakkale
Çanakkale Cephesi, İngiltere ve
Fransa'nın Osmanlı Devleti'nin savaşa girmesi üzerine Boğazları ele geçirebilmek
amacıyla açıldı. 19 Şubat 1915'de Kumkale ve Seddülbahir'e İngiliz ve Fransız
gemilerinin saldırısı ile açılan Çanakkale Cephesi, kara ve deniz savaşları
olmak üzere iki safhada gerçekleşmişti.
Çanakkale Savaşı
İngiltere ve Fransa 19 Şubat
1915'te Çanakkale'ye saldırdılar.
18 Mart'ta büyük bir saldırıya
geçen İngiliz ve Fransız donanması, büyük kayıp verip geri
çekildi.
İngilizler, sömürge ülkelerden
topladıkları kuvvetlerini Arıburnu'ndan karaya çıkardılar.
Bu arada Yarbay Mustafa Kemal
Çanakkale cephesine atandı.
9 Ocak 1916'da Çanakkale
düşmandan tamamen temizlendi.
Çanakkale Savaşı'nın Sonuçları
250 bin Türk asker ve subayı
şehit düştü ve yaralandı.
Rusya'ya gerekli olan silah ve
cephane ulaştırılamadı. Bu durum Rusya'nın çökmesi ve savaştan çekilmesine neden
oldu.
Birinci Dünya Savaşı
uzadı.
Rusya'da ihtilal oldu ve Çarlık
Rusya yıkılıp yerine Sovyet Rusya kuruldu.
Savaşın uzaması ve
İngilizler'in Çanakkale'de yenilmesi sömürge yönetimlerini
zorlaştırdı.
Savaşın uzaması, savaşla ilgili
olmayan sanayi dallarının gerilemesine neden oldu, bundan da Japonya ve A.B.D.
kazançlı çıktı.
Mustafa Kemal'in Çanakkale'de
kazandığı başarı, O'nun daha sonra milli mücadelenin lideri olmasında etkili
oldu.
Rusya'nın Savaştan Çekilmesi
Savaş, Rusya'da ekonomik
sıkıntı doğurdu.
Halk, Lenin liderliğinde
ayaklandı. Ekim 1917'deki ihtilalle Çarlık Rusyası
yıkıldı.
Komunist iktidar başa
geçti.
Komunist iktidar savaşa son
vermek istediğini ilan etti.
Brest Litowsk Antlaşması (3
Mart 1918) imzalandı.
Amerika'nın Savaşa Girmesi
Amerika Birleşik Devletleri
(A.B.D.) savaşın başlarında tarafsızlığını ilan etmişti.
Ancak Alman denizaltıları,
A.B.D.'nin İtilaf Devletleri'ne silah sattığı gerekçesiyle, A.B.D.'ye ait
ticaret gemilerini batırmaya başladı.
2 Nisan 1917'de A.B.D.
Almanya'ya savaş ilan etti.
A.B.D. Nisan 1918'de Avrupa'ya
asker çıkartarak savaşa girdi.
Osmanlı Devleti'nin Savaştan
Çekilmesi
Bulgaristan'ın işgal edilmesi
üzerine Bulgar hükümeti 29 Eylül 1918'de Neuilly Antlaşması'nı imzalayarak
savaştan çekildi.
Böylece Osmanlı Devleti'nin
İttifak Devletleriyle bağlantısı kesildi.
İttihat ve Terakki Partisi
Hükümetten çekildi.
Yeni kurulan Ahmet Paşa
Hükümeti ateşkes istedi.
30 Ekim 1918'de Mondros Ateşkes
Antlaşması imzalandı.
Almanya Versay
Antlaşması'nı,
Avusturya St. Jermen
Antlaşması'nı,
Macaristan Trianon
Antlaşması'nı
imzalayarak savaştan
çekildi.
Neuilly (Nöyyi) Antlaşması
Bulgaristan ile İtilaf
Devletleri arasında imzalandı. Buna göre,
1. Batı Trakya, Yunanistan'a
verildi.
2. Bulgaristan'ın Ege Denizi
ile olan bağlantısı kesildi.
3. Makedonya, Yuanistan ve
Yugoslavya arasında paylaşıldı.
4. Bir kısım toprakları
Romanya'ya verildi.
Versay Antlaşması
Almanya ile İtilaf Devletleri
arasında imzalandı. Bu antlaşmaya göre,
1. Almanya 1871'de aldığı
Alsas-Loren'i tekrar Fransa'ya verdi.
2. Almanya'nın bir kısım
toprakları yeni kurulan Çekoslavakya ve Polonya'ya
verildi.
3. Sar Havzası kömür madenleri,
Fransızların oldu.
4. Bütün sömürgelerinden
vazgeçti.
5. Ordu ve donanmasını azaltmak
zorunda kaldı.
Saint Germain (Sen Jermen)
Antlaşması
Avusturya ile İtilaf Devletleri
arasında imzalandı. Buna göre,
1. Avusturya-Macaristan
İmparatorluğu yıkıldı. Yerine Avusturya Cumhuriyeti, Macaristan Krallığı ve
Çekoslavakya Cumhuriyeti kuruldu.
2. Avusturya-Macaristan'ın
topraklarının bir kısmı, yeni kurulan Polonya ve Yugoslavya'ya bir kısmı Romanya
ve İtalya'ya verildi.
Trianon (Triyanon) Antlaşması
İtilaf Devletleri ile Macarstan
arasında imzalandı. Buna göre,
1. Macaristan'ın topraklarının
bir kısmını Romanya, Yunanistan ve Yugoslavya'ya verildi.
2. Bosna-Hersek, Yugoslavya'nın
oldu.
I. Dünya Savaşı'nın Sonuçları
1. Savaşta yenilen devletlerin
rejimleri değişti. Merkezi imparatorluklar yıkıldı.
2. Çarlık Rusya yıkıldı, yerine
Sovyet Rusya kuruldu.
3. Yıkılan imparatorlukların
yerine yeni devletler kuruldu.
4. Arap topraklarında İngiliz
ve Fransızların manda ve himayesi altında çeşitli devletler
kuruldu.
5. İsrail Devleti'nin temelleri
atıldı.
6. Dünya barışını korumak için
Milletler Cemiyeti (Cemiyet-i Akvam) kuruldu.
7. Mondros'tan sonra Anadolu'da
görülen işgallere karşı bağımsızlık mücadelesi başladı. Bu mücadeleyi
İngilizlerin diğer sömürgeleri de kendilerine örnek aldı.
8. Versay Antlaşması'nın
getirdiği şartlar, Avrupa'nın siyasi dengesini bozdu ve bu durum İkinci Dünya
Savaşı'nın çıkmasına neden oldu.
9. İngiltere, Dominyon denilen,
Kanada, Güney Afrika, Avustralya, Yeni Zelanda sömürgelerine Arabistan, Filistin
ve Irak'ı da ekledi.
Mütareke'nin İmzalanmasının
Nedenleri
1. Bulgaristan'ın yenilmesi
üzerine; Alman yardımının kesilmesi
2. Anadolu'da silah ve cephane
sıkıntısı çekilmesi
3. Askere alınacak insan
kalmaması
4. Wilson İlkeleri'ne umut
bağlanması
5. Halk ve ordunun savaştan
bıkması
Mütareke'nin Maddeleri
Egemenlik Haklarını Sınırlayan
Maddeler
1. Karadeniz'e geçiş için
Çanakkale ve İstanbul Boğazları açılacak ve Karadeniz'e serbestçe geçiş
sağlanacak, Çanakkale ve Karadeniz istihkamları İtilaf Devletleri tarafından
işgal edilecek.
2. İtilaf Devletleri
güvenliklerini tehdit edecek bir durumun ortaya çıkması halinde, herhangi bir
bölgeyi işgal edebilme hakkına sahip olacak.
3. Altı Vilayet adı verilen
Van, Bitlis, Erzurum, Diyarbakır, Elazığ, Sivas vilayetlerinde bir kargaşalık
olursa, İtilaf Devletleri bu vilayetleri işgal edebilecek
4. Hükümet haberleşmesi
dışında, telsiz, telgraf ve kabloların denetimi İtilaf Devletleri'ne
geçecek.
Askeri Sınırlamalar Getiren
Maddeler
1. Sınırların korunması ve iç
güvenliğin sürdürülmesi için gerekli askeri kuvvetlerin dışındakiler terhis
edilecek
2. İtilaf Devletleri'nin bütün
esirleri ile Ermeni esirleri kayıtsız şartsız İstanbul'da teslim edilecek. Buna
karşılık Türk esirleri İtilaf Devletlerinin elinde
korunacak.
3. İran içlerinde ve
Kafkasya'da bulunan Osmanlı kuvvetleri işgal ettikleri yerlerden geri
çekilecek.
Ekonomik Sınırlamalar Getiren
Maddeler
1. İtilaf Devletleri, Osmanlı
tersane ve limanlarındaki vasıtalardan yararlanabilecek
2. Bütün demiryolları, İtilaf
Devletleri tarafından kontrol edilecek
3. İtilaf Devletleri, kömür,
mazot ve yağ maddelerini Türkiye'den sağlayacak.
Mütareke'nin Sonuçları
1. İtilaf Devletleri önceden
imzaladıkları gizli antlaşmaları uygulamaya koydular.
2. Osmanlı Devleti'nin Boğazlar
üzerindeki egemenliği sona erdi.
3. Yedinci madde uyarınca
işgaller başladı.
4. Osmanlı Devleti fiilen sona
erdi.
5. Osmanlı topraklarında
Suriye, Lübnan ve Irak gibi devletlerin kurulmasına zemin
hazırlandı.
6. İşgallere karşı bölgesel
direnme cemiyetleri kuruldu.
7. Padişah Mebuslar Meclisi'ni
kapattı.
İtilaf (Uzlaşma-Anlaşma) Devletleri
İngiltere, Rusya, Fransa,
Sırbistan, Belçika, Lüksenburg, Karadağ, Japonya, İtalya, Portekiz, Romanya,
A.B.D., Yunanistan, Brezilya ve Çin gibi bir çok devletin katıldığı bir
topluluktu.
I. Dünya Savaşı Sırasında
İmzalanan Gizli Antlaşmalar
Bu antlaşmalar Birinci Dünya
Savaşı sırasında Osmanlı topraklarını paylaşmak amacıyla yapılmıştır. Bu
antlaşmaların başlıcaları şunlardır :
Sykes-Picot Antlaşması (1916) :
Bu antlaşma ile Osmanlı toprakları Rusya, Fransa ve İngiltere arasında
paylaştırılmıştır.
Mac-Mahon Antlaşması (1916) :
Mısır'daki İngiliz valisi Mac-Mahon ile Hicaz Emiri Hüseyin arasında imzalandı.
Arapların Türklere karşı ayaklanması halinde, Arap bağımsızlığının onaylanacağı
kabul edildi.
Londra Antlaşması (1915) :
İtalya'nın İtilaf Devletleri'nin safına geçmesi nedeniyle imzalandı. On iki Ada
İtalya'ya verildi. İtalya'nın Trablusgarp ve Bingazi üzerindeki hakları kabul
edildi.
Saint Jean de Maurienne (1917)
: İtalya'ya Anadolu'nun Güneybatısı'nın büyük bir kısmı
verilmişti.
Konferansın Amacı
1. I. Dünya Savaşı'ndan galip
çıkan devletlerin, yenilen devletlerin durumunu belirlemek
istemesi.
2. (asıl amaç) İtilaf
Devletleri'nin Osmanlı Devleti'nin topraklarının paylaşım esaslarını belirlemek
istemesi.
3. İtilaf Devletleri'nin aynı
zamanda diğer devletlerle yapılacak olan antlaşmaların şartlarını belirlemek
istemesi.
Konferans'ta İngiltere'nin
Tutumu
İngiltere, Ege Bölgesi'nin
İtalya'ya değil de Yunanistan'a verilmesini istedi.
Nedeni, Akdeniz'de
sömürgelerine giden yol üzerinde, güçlü bir İtalya yerine zayıf bir
Yunanistan'ın bulunmasıni istemesiydi.
Batı Anadoludaki çoğunluğun
Yunan olduğu savunuldu.
Ege bölgesinin Wilson
ilkeleri'ne göre Yunanistan'a verilmesi kararlaştırıldı.
Wilson İlkeleri :
1. Milletler arasındaki gizli
antlaşmalara son verilecek, açık diplomasi usulü
uygulanacak
2. Kara suları dışındaki
denizlerde gerek savaş halinde, gerek barış halinde deniz trafiğinin serbest
olması sağlanacak
3. Milletlerin üzerindeki
ekonomik engeller kaldırılacak ve milletler eşit sayılacak
4. Her millet silahlanmayı, iç
güvenliğini sağlayacak seviyede tutacak
5. Sömürgelere ait bütün
istekler, egemenlik sorunlarının ilgili halkın çıkarları de dikkate alınarak bir
karara bağlanacak
6. Osmanlı İmparatorluğu'nun
Türk nüfusunun yoğunlukta olan kısımları tartışmasız bir şekilde Türk
egemenliğinde kalacak, fakat Türklerin egemenliği altında bulunan diğer
milletlerin güvenlikleri sağlanacak
7. Çanakkale Boğazı
uluslararası güvence altında bütün milletlerin ticaret gemilerine açık
olacak
8. Dünya barışını ve toprak
bütünlüğünü korumak için bir uluslararası cemiyet
kurulacak
9. Galip devletler, mağlup
devletlerden toprak ve savaş tazminatı alamayacak
Konferans'ın Sonuçları
1. Anadolu'nun paylaşılmasına
Yunanistan da katıldı.
2. İngilizlerle İtalyanlar'ın
arası açıldı.
3. Yunanistan'a İzmir ve
çevresi ile İstanbul önlerine kadar Doğu Trakya verildi.
4. İtalyanlara ise Batı Akdeniz
kıyıları bırakıldı.
İzmir'in İşgali
Paris Barış Konferansı gereği
Yunanistan'a verilen İzmir, Yunanlılar tarafından Mondros Ateşkes Antlaşması'nın
Yedinci maddesine dayanılarak işgal edildi.
Bu işgale tepki olarak da, bu
bölgede silahlı direnme güçleri kuruldu.
İşgalin Sonuçları
1. Yurdumuz parçalanmaya
başlandı.
2. Ege Bölgesi'nde Kuva-yı
Milliye güçleri kuruldu.
3. Yunan ordusu büyük
katliamlar yaptı.
4. Mustafa Kemal Havza'dan
genelge yayınladı.
5. İşgale karşı Amiral Bristol
Raporu hazırlandı
6. İstanbul Hükümeti'nin
yetersizliği ortaya çıktı.
7. İşgal üzerine Rum ve
Ermeniler ayrılıkçı faaliyetler başlattı.
Amiral Bristol Raporu (11 Ekim 1919)
1. Katliamlardan Yunanistan
sorumludur.
2. Mondros'tan sonra İzmir ve
dolaylarında Rum halkın hayatının tehlikede olduğuna ilişkin Paris Barış
Konferansı'na yanlış bilgi verilmiştir.
3. Yunan askerlerinin bu
bölgeden derhal çekilmesi ve yerine İtilaf Devletleri'ne ait askerlerin
gönderilmesi gerekir.
4. İzmir ve dolaylarının
Yunanistan'a verilmesi söz konusu olamaz, çünkü burada Türk çoğunluğu
vardır.
Azınlıkların Kurduğu Zararlı
Cemiyetler
Özellikleri
Mondros Mütarekesi'nden sonra,
ordunun terhis edilmesi ve devlet otoritesinin kalmaması üzerine ortaya
çıktı.
Azınlıklar tarafından, işgalci
emellerine hizmet eden kuruluşlardı.
Anadolu hareketine ve Türklerin
milli devletine karşıydılar.
Bu cemiyetlerin hepsi Rum
Patrikhanesi tarafından yönetiliyordu.
İtilaf Devletlerince ekonomik
ve siyasi açıdan destekleniyorlardı.
Wilson İlkeleri'ne göre
bulundukları yerlerin kendilerine verilmesini
istiyorlardı.
Mondros Mütarekesi'nin yedinci
ve yirmidördüncü maddelerini uygulatmak istiyorlardı.
Mondros Ateşkes Antlaşması'nın
7. maddesi şu şekildeydi : "İtilaf Devletleri güvenliklerini tehdit edecek bir
durumun ortaya çıkması halinde, herhangi bir bölgeyi işgal
edebilecek."
Mondros Ateşkes Antlaşması'nın
24. maddesi şu şekildeydi : Altı Vilayet adı verilen yerlerde bir kargaşalık
olursa , bu vilayetlerin herhangi bir kısmı işgal
edilebilecek.
Cemiyetler
Mondros Mütarekesi'nden sonra
Türk ordusunun terhisinden cesaret alan bazı azınlıklar, Milli Mücadele'ye karşı
bir takım cemiyetler kurmuşlardı.
Mavri Mira
İstanbul'daki Rum Patrikhanesi
tarafından kurulan bu cemiyet, Bizans İmparatorluğu'nu yeniden canlandırmak ve
Ege Bölgesi'nde ilerleyen Yunan ordusuna yardımcı olmak amacını güdüyordu.
Çalışma alanı; Bursa, Kırklareli, Tekirdağ, İstanbul ve Bandırma idi. Yunan
Kızılhaç, Resmi Göçmenler Komisyonu, Rum okullarındaki izcilik kurumları, Mavri
Mira'nın emrinde çalışıyordu.
Trakya ve Yunan Komitesi
Trakya'nın işgalinden doğan
sorunları Yunanistan açısından çözmeye çalışan bir örgüttür. Buradaki milli
direnişi ortadan kaldırmak ve tüm Doğu Trakya'nın Yunanistan'a verilmesini
sağlamak temel amaçlarıydı.
Pontus Rum Cemiyeti
Yunanistan'ın milli örgütü olan
ve Yunanistan'ın 1829'da bağımsız olmasını sağlayan Etnik-i Eterya Cemiyeti
Tarbzon ve dolaylarında bir Rum Pontus Devleti kurmak amacıyla Pontus Rum
Cemiyeti'ni meydana getirdi.
Kordos Cemiyeti
Yunanistan tarafından
İstanbul'da "Rum Göçmenleri Merkez Komisyonu" adıyla kurduruldu. Derneğe
İstanbul, Trakya, Trabzon, Marmara kıyıları ve İzmir gibi yörelerde düzeni
bozma, Yunanistan'dan gelen özel görevlileri Rum göçmeni göstererek Doğu
Karadeniz dolaylarına yerleştirme, bu yörelerdeki Rum azınlığı sayıca çoğaltam
görevi verilmiştir.
Ermenilerin Kurduğu Cemiyetler
Daha önceleri Ermenilerin
krumuş oldukları "Taşnaksütyun" ve "Hıncak" adlı gizli örgütler milli mücadeleye
karşı çıktılar ve işgalcilerle işbirliği yaptılar.
Ermeni Patriği Zaven Efendi de
Mavri Mira'ya benzer bir örgüt kurup Rumlarla işbirliği yaptı. Zaven Efendi
tarafından kurulan bu cemiyetin adı, "Rum-Ermeni Birliği Komitesi" idi. Ermeni
İntikam Alayları da, Fransızlardan aldıkları destek ile Adana ve dolaylarında
faaliyet gösteriyorlardı.
Yahudi Cemiyetleri
Yahudilerin çok büyük bir
çoğunluğu bölücü çalışmalarda bulunmadı, ancak "Makkabi Cemiyeti" ve "Alyans
israilit Cemiyeti" işgalcilere destek verdi.
Milli Varlığa Düşman
Cemiyetler
Özellikleri
Milliyetçi amaçlara tamamen
karşıydılar.
Osmanlıcı ve
hilafetçiydiler.
Başat Hürriyet ve İtilaf
Fırkası etrafına toplanmışlardı.
Anadolu hareketine
karşıydılar.
Ulusal örgütlere karşı direniş
göstermişlerdir.
Manda ve himaye
taraftarıydılar.
Hürriyet ve İtilaf Partisi
Kasım 1911'de Trablusgarp
Savaşı'nın yarattığı kaos döneminde Ahrar ve Mutedil Hürriyetperveran
Fırkalarının birleşmesinden oluşmuştur. İttihat ve Terakki karşıtı olan bu
fırka, bağımsızların ve gayr-i müslüm mebusların desteğiyle güçlendi. Fırka'nın
temel amacı, İttihat ve Terakki iktidarını yıkmaktı. Programında Osmanlcılığı,
özyönetimi, özel girişimi, meşrutiyeti ve liberal iktisat'ı savunmaktaydı. 1912
"sopalı seçimleri" ne kadar iktidarda kalan parti bu seçimde ancak 6
milletvekilini Meclis'e sokabildi.
Bundan sonra parti sıkı bir
muhalefete yöneldi. "İkdam" ve "Alemdar" gazeteleri partinin yayın organı oldu.
1913'deki Babıali Baskını'ndan sonra parti dağılmaya başladı.
Mahmut Şevket Paşa suikastından
sonra bir kısım parti mensubu yargılandı, idam edildi, Sinop'a dürgün edildi ve
ordan Avrupa'ya kaçtı.
Cemiyetler
Bu cemiyetler Mondros
Mütarekesi'nden sonra Osmanlı Devleti'nin bağımsız yaşayamayacağını düşünen,
Milli Mücadele'ye karşı manda ve himaye yanlısıydılar.
Sulh ve Selamet-i Osmaniye
Fırkası
Bu cemiyet milli mücadeleye
karşı çıkan Damat Ferit Hükümeti'ni desteklemiş, padişah ve halifeye bağlı
kalmakla vatanın kurtulacağını savunmuştur.
Kürdistan Teali Cemiyeti
Mondros Ateşkes Antlaşması'ndan
sonra kurulan bu cemiyet Wilson İlkeleri'nden yararlanarak özerk bir Kürt
devleti kurmak için mücadele etmiştir.
Teali-i İslam Cemiyeti
İşgalcilerle mücadele
edilemeyeceğini, bundan dolayı halifenin etrafında toplanmanın gerekliliğini
savunmuşlardır.
İngiliz Muhibleri Cemiyeti
Bu cemiyetin başkanı bir
İngiliz din adamı olan Rahip Fru idi. İşgallere karşı koymanın olanaksız
olduğunu savunan bu cemiyete Damat Ferit de üye idi.
Wilson Prensipleri Cemiyeti
Ülkeyi Milletler Cemiyeti
içerisinde diğer devletlerle eşit haklara sahip bir varlık haline getirmek
amacıyla kurulmuştur.
Kurucularının Amerika Birleşik
Devletleri'nin manda ve himayesi altına girmekten yana oldukları
bilinmektedir.
Hürriyet ve İtilaf Fırkası
İttihat ve Terakki Partisi'ne
düşman olarak çıkan bu cemiyet, Anadolu'daki milli kurtuluş hareketine karşı en
büyük tepkiyi göstermiştir. Bu parti (fırka) Damat Ferit tarafından özellikle
milli direnişe karşı yönlendirilmiştir.
Milli Cemiyetler
Kurulmalarındaki Amaç
1. Mondros Mütarekesi'nden
sonra işgallerin başlaması
2. Mondros Mütarekesi'ne göre
Türk ordusunun terhis edilmesi
3. Devlet otoritesinin
kalmaması
4. Birçok bölgede azınlıkların
ayrıcalıklı cemiyet kurması
5. Padişah ve hükümetin
işgallere kayıtsız kalması
6. Halkın can ve mal
güvenliğinin sağlanamaması
Milli Cemiyetler
Bu cemiyetler, Mondros
Mütarekesi'nin hemen ardından, Anadolu'nun işgali üzerine Türk ulusu tarafından
kurulmuştur.
Trakya Paşaeli Cemiyeti
Edirne'de Mondros Ateşkes
Antlaşması'ndan hemen sonra 2 Aralık 1918'de kuruldu. Amacı Trakya Bölgesi'nin
Yunanistan'a verilmesini engellemek için Türkleri örgütlemekti. Bu bölgedeki
ordu komutanı Cafer Tayyar Paşa tarafından yürütülen çalışmaların sonucunda
Lüleburgaz ve Edirne Kongreleri'nde toplandılar ve TBMM'ye bağlanma kararını
aldılar.
İzmir Müdafaa-i Hukuk-i Osmaniye
Cemiyeti
İzmir'in işgalinden önce bu
cemiyet önceleri Türklerin haklarını basın-yayın yoluyla savunmaya çalışmış,
ancak 2-19 Mart 1919 tarihleri arasında düzenledikleri "Müdafaa-i Hukuk
Kongresi" sonrasında silahlı direnişi benimsemişlerdir. Direniş örgütlerine
silah sağlanmıştır.
Şark Vilayetleri Müdafaa-i Hukuk-i Milliye
Cemiyeti
İzmir'in işgalinden sonra
Ağustos 1919'da Erzurum'da kurulan bu cemiyet, daha önce İstanbul'da kurulmuş
olan "Vilayet-i Şarkiye Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti" ne bağlı olarak
açılmış, daha sonra İstanbul'dan ayrılarak "Şark Vilayetleri Müdafaa-i Hukuk-i
Milliye Cemiyeti" adını almıştır. Dopu Anadolu'nun Ermenilere verilmesini
engellemeye çalışan bu cemiyet Erzurum Kongresi'nden sonra Mustafa Kemal bu
cemiyet aracılığıyla öteki cemiyetleri birleştirmiştir.
Klikyalılar Cemiyeti
Mondros'tan hemen sonra
İstanbul'da çalışmalarına başlayan bu cemiyet, daha sonra Adana ve dolaylarına
geçerek orada Ermeniler ve Fransızlarla mücadele etmiştir.
Trabzon Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye
Cemiyeti
Bu cemiyet Karadeniz'de bir
Pontus Devleti kurmak isteyen Pontus Rum Cemiyeti'ne karşı kuruldu. Diğer yandan
da ayrılıkçı emeller peşinde koşan "Trabzon Havalisi Adem-i Merkeziyet Cemiyeti"
ile mücadele etti. Erzurum Kongresi'nden sonra "Doğu-Anadolu Müdafaa-i Hukuk
Cemiyeti" nin şubesi haline geldi.
Hareket-i Milliye ve Redd-i İlhak
Cemiyeti
İzmir'in işgaline karşı savunma
amacıyla kurulmuştur. Redd-i İlhak Dernekleri; Redd-i İşgal, Redd-i İlhak
İstihlas-ı Vatan Heyet- Milli adları ile ortaya çıkmıştır.
Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan
Cemiyeti
Bu cemiyet Sivas Kongresi'nden
sonra 9 Aralık 1919'da Sivas Valisi Reşit Paşa'nın eşi Melek Hanım'ın
öncülüğünde kurulmuştur. A.B.D. Senatosu'na ve Avrupa devletlerinin
parlamentolarına telgraflar çekilmiş, ulusal mücadelenin haklılığı anlatılmış,
ordu için para ve malzeme toplanmıştır.
Milli Kongre Cemiyeti
Esat Paşa tarafından
İstanbul'da kurulmuştur. (29 Kasım 1918). Basın ve yayınla mücadeleyi
benimsemişlerdir. Yazılarla halkın aydınlatılmasına
çalışılmıştır.
Ortak Özellikleri
Amaçları; Türk ulusunun
bağımsızlığını sağlamaktı.
Kendi bölgelerini korumak ve
işgalden kurtarmak için kurulmuşlardır.
Silahlı mücadele ile birlikte,
basın-yayın yoluyla da mücadeleyi benimsemişlerdir.
İhtiyaçlarını bölge halkı
karşılamıştır.
Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri,
Milli devlet modelini benimsemişlerdir.
Kuva-yı Milliye
Kuva-yı Milliye Neden Kuruldu
Osmanlı Devleti'nin Birinci
Dünya Savaşı'ndan yenik çıkması,
İtilaf Devletleri'nin Mondros
Ateşkes Antlaşması uyarınca Anadolu'da yer yer işgallere
başlaması,
Ordunun terhis edilmesi ve
ülkeyi savunacak bir gücün kalmamış olması,
İstanbul Hükümeti'nin işgallere
kayıtsız kalması ve halkın can ve mal güvenliğini sağlayacak önlemler
almaması.
Kuva-yı Milliye'nin
Özellikleri
Kuva-yı Milliye, Ege
Bölgesi'nde İzmir'in işgalinden sonra bölge halkının cepheler kurması ile ortaya
çıktı.
İşgalcilere karşı silahlı
direnişte bulunan, bağımsızlık ilkesini benimsemiş olan kişiler tarafından
meydana getirilmiştir.
Kuva-yı Milliye birlikleri
disiplinden yoksun olan düzensiz birliklerdir.
İhtiyaçları bölge halkı
tarafından sağlanırdı.
Sivas Kongresi'nden sonra
Temsil Kurulu'na, TBMM'nin açılmasından sonra da Milli Savunma Bakanlığı'na
bağlanmışlardır.
Kuva-yı Milliye'nin Faydaları ve
Zararları
Temsil Kurulu'na ve TBMM'ye
karşı çıkan ayaklanmaları bastırdılar.
Milli Teşkilat adına otoriteyi
ve düzeni sağladılar.
Cesaretli tutumları ile halkın
direnişe katılmasını sağladılar.
Düşmanın ilerleyişini
yavaşlattılar.
Kuva-yı Milliye'nin şefleri
ayaklanmaları kendi yöntemlerine göre bastırıyordu. İsyancıları kendi hukuk dışı
kurallarına göre cezalandırmaları, halkın milli mücadeleye karşı güvensizlik
duymasına neden oluyordu.
Halktan zorla malzeme ve gıda
maddesş sağlıyorlardı. Bu durum halkın milli mücadeleden uzaklaşmasına neden
oluyordu.
Kuva-yı Milliye birlikleri
displinsiz tutumları ile devlet düzenine ters düşüyordu.
Düzenli Orduya Geçiş
Kuva-yı Milliye'nin düzenli
Yunan ordusunu yurttan atacak güçte olmaması,
Kuva-yı Milliye'nin halka kötü
davranması, devlet otoritesine ters bir tutum içerisine girmesi Kuva-yı
Milliye'den düzenli orduya geçilmesini gerektirmiştir.