4 Şubat 2018 Pazar

Kurtuluş Savaşı Öncesi

II. Meşrutiyet

II. Meşrutiyet'in İlan Edilme Nedenleri

İç Nedenler

II. Abdülhamit'in II. Meşrutiyet'in İlanını Kabul Etmesinin Sebepleri : 
1. İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne bağlı olan bazı subayların Rumeli'de ayaklanması
2. Tahta, Osmanlı hanedanından başka bir kişinin geçeceği söylentisi
3. Serez'den bir ordunun İstanbul'a yürüyeceğine dair padişaha gelen telgraf
4. Ordu ve halk arasında isyan belirtilerinin ortaya çıkması

Dış Etkenler
En önemli dış etken "Reval görüşmesi" dir.
Reval Görüşmesi'nde şu kararlar alınmıştır:
1. Ruslar, Balkanlar'da serbest bırakılacak
2. İstanbul ve Boğazlar Ruslara verilecek
3. Makedonya Bölgesi'nde ıslahat yapılacak

İttihat ve Terakki Cemiyeti
İstanbul'da Askeri Tıbbiye öğrencilerinden İbrahim Temo, Abdullah Cevdet, İshak Sükuti, Mehmet Reşit ve Hüseyinzade Ali tarafından 1889 yılında gizlice kurulan cemiyet, aynı yıl, Paris'teki Jön Türkler ile temas kurup "Osmanlı İttihat ve Terakki Cemiyeti" adını benimsedi. II. Abdulhamit döneminde üyelerin çoğu tutuklandı ve sürgün edildi. Bundan sonra yurt dışında örgütlenen cemiyet, 1908 tarihinde II. Abdulhamit'in Kanun-i Esasi'yi yeniden yürürlüğe koymasını sağladı.
Bu arada cemiyet adını "Osmanlı İttihat ve Terakki Cemiyeti" ne çevirdi. 31 Mart'ta meydana gelen İttihat ve Terakki karşıtı hareket ve 1911 Trablusgarp Savaşı ile aynı yıl kurulan muhalefet partisi "Hürriyet ve İtilaf Fırkası", yönetimin iktidarını sertleştirmeye başlamasına yol açtı. 23 Ocak 1913 tarihinde yönetimi ele geçirmek amacıyla Babıali Baskını'nı gerçekleştiren İttihat ve Terakki Partisi bilfiil ülke yönetimine el koydu. 1913-1918 yılları arasında ülke "İttihat ve Terakki Partisi" yönetimi altında bulundu. Parti ileri gelenlerinden Enver Paşa'nın Alman yanlısı siyaseti yüzünden Birinci Dünya Savaşı'na giren Osmanlı Devleti, savaşın sonunda yenik düştü. 14 Kasım 1918'de Cemiyet kendini feshetti ve yerine "Teceddüt Fırkası" kuruldu.

II. Meşrutiyet'in İlan Edilmesi
II. Abdülhamit, 1876'da I. Meşrutiyet'i ilan etti.
Osmanlı Devleti anayasal bir döneme girdi, fakat, yetki yine padişahtaydı.
II. Abdulhamit, 93 Harbi'ni bahane ederek Mebuslar Meclisi'ni kapattı.
Böylece; I. Meşrutiyet dönemi sona erdi.
"İstibdat Dönemi" başlamış oldu.
1889'da "İttihat ve Terakki" gizli olarak kuruldu.
II. Abdulhamit'e muhalif harekete Genç Türk (Jön Türk) hareketi denildi.
24 Temmuz 1908'de anayasa yeniden yürürlüğe konuldu.
Bu anayasa ile meclisin yetkileri artırıldı.
İlk kez, siyasi parti kurmak serbest oldu.
İttihat ve Terakki Partisi dışında "Ahrar Partisi" de kuruldu.
31 Mart 1909'da, II. Meşrutiyet yönetimine karşı isyan çıktı.
II. Abdülhamit tahttan indirilerek, yerine Sultan Mehmet Reşat geçti.

Kanun-i Esasi'de Yapılan Değişiklikler
Hükümet meclise karşı sorumlu olacak.
Padişahın meclisi kapatma yetkisi; Ayan Meclisi'nin onayına bağlı olacak.
Milletvekilleri, kanun teklifi için padişahtan izin almayacak.
Padişah, Yasalrı en geç iki ay içerisinde onaylayacak ve geri meclise gönderecek.
Toplantı ve dernek kurmak serbest bırakılacak.
Padişahın kişileri sürgün etme yetkisi olmayacak.
Uluslarası antlaşmalar meclis tarafından onaylanacak.
Nazırlar (Bakanlar) Sadrazam (Başbakan) tarafından belirlenecek.

93 Harbi (1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı)
1876 yılında, Avrupalı Devletlerin Balkanlar'da kalıcı çözüm bulmak amacıyla topladıkları İstanbul Konferansı'nda Balkanlar konusunda ağır şartlar getirilmesi üzerine, Osmanlı Devleti şartları kabul etmemiş, daha sonra düzenlenen Londra Konferansı da aynı şekilde sonuçlanmıştı.
İki konferansta da Osmanlı Devleti'nin şartları kabul etmemesi üzerine, Rusya 1877 yılında Osmanlı Devleti'ne savaş açmıştı. Bu savaşta Plevne savunması ile Gazi Osman Paşa üyük kahramanlıklar göstermiş, fakat Rusların, Yeşilköy'e kadar ilerlemelerine engel olunamamıştı. Bunun üzerine padişah II. Abdülhamit, barış isteğinde bulunmuş ve 3 Mart 1878'de Yeşilköy (Ayestefanos) Antlaşması imzalanmıştı.

Genç Türkler (Jön Türkler) 
Tanzimat döneminin sonlarına doğru, bazı Osmanlı aydınları (Namık Kemal, Şinasi, Ziya Paşa, Hüseyin Avni Paşa) Genç Osmanlılar adıyla bir cemiyet kurdular. Bunlar; Osmanlı ülkesinde yaşayan herkesin, din, dil, ırk farkı gözetmeksizin eşit tutulması halinde azınlıkların ayrılmaktan ve devlet kurmaktan vazgeçeceklerini savunuyorlardı. Bu düşüncelerinin uygulanabilmesi için de; Meşrutiyet'in ilan edilmesi, temel hak ve özgürlüklerin bir anayasa ile korunması gerektiğine inanıyorlardı. Bu nedenle II. Abdülahamit'e baskı yapıp 1876 yılında Meşrutiyet'in ilanını sağladılar.

31 Mart Olayı

31 Mart Olayı'nın Çıkmasında Etkili Olan Olaylar nelerdi?
1. İttihat ve Terakki Partisi'nin iktidarı yeterince ele geçirememesi
2. Ahrar Partisi'nin meşrutiyet karşıtı çalışmaları
3. Volkan Gazetesi ve İttihad-ı Muhammedi derneğinin meşrutiyet karşıtı çalışmaları
4. Halkın meşrutiyete ve gayrimüslimlerle olan eşitliğe sıcak bakmamaları
5. Ordudan atılan Meşrutiyet karşıtı subayların kışkırtması
6. Bulgaristan'ın 5 Ekim 1908'de bağımsızlığını ilan etmesi
7. 6 Ekim 1908'de Avusturya'nın, Bosna-Hersek'i işgali

31 Mart Olayı Nasıl Oldu?
Volkan Gazetesi başyazarı Hasan Fehmi 6 Nisan 1909'da öldürüldü.
Cenazesi meşrutiyet karşıtı gösteriye dönüştü.
Gösteri giderek isyana dönüştü.
İsyan Selanik'te duyulunca, Hareket Ordusu adındaki birlik İstanbul'a hareket etti.
Hareket Ordusu'nun kurmay başkanı Mustafa Kemal'di.
İsyan 24 Nisan 1909'da bastırıldı.

31 Mart Olayı'nın Sonuçları
1. II. Abdülhamit tahttan indirildi ve yerine V. Mehmet Reşat geçti.
2. Padişah'ın yetkileri kısıtlandı, meclisin yetkileri artırıldı.
3. Mustafa Kemal ilk kez bir siyasi olaya karışmış oldu.
  
Tarblusgarp Savaşı

Tarblusgarp Savaşı'nın Nedenleri 
1. Siyasi birliğini geç sağlayan İtalya'nın sömürge arayışına çıkmış olması
2. İtalya'nın sömürge elde etmek amacıyla Trablusgarp'a göz dikmesi
İtalya, Avrupa devletlerinin de onayını alarak 28 Eylül 1911'de Trablusgarp'a asker çıkardı.

Tarblusgarp Savaşı
Osmanlı Devleti Trablusgarp'a deniz yolu ile asker gönderemedi.
Mısır üzerinden de asker gönderemedi.
Gönüllü subaylar Trablusgarp'a gizlice gönderildi.
Bu subaylar büyük başarılar elde ettiler.
İtalya Çanakkale'ye saldırdı, başarılı olamayınca On iki Ada'yı işgal etti.
Bu arada Birinci Balkan Savaşı çıktı.
Osmanlı Devleti, 18 Ekim 1912 tarihinde İtalya ile Uşi Antlaşması'nı imzalayıp savaştan çekildi.
  
Uşi Antlaşması
15-18 Ekim 1912 tarihinde imzalanan bu antlaşmaya göre

1. Trablusgarp ve Bingazi, İtalyanların oldu.
2. Rodos ve On iki Ada, Osmanlılar'da kaldı, ancak buraları Balkan Savaşı sonuna kadar İtalya elinde tutacaktı.

Balkan Savaşları

I. Balkan Savaşı

I. Balkan Savaşı'nın Nedenleri
1. Osmanlı Devleti'ni Avrupa'dan atmak isteyen Rusya'nın Balkanlar'da yeni kurulan devletleri bir araya getirip ittifak kurmalarını sağlaması.
2. Balkan Devletleri'nin Tarblusgarp Savaşı'nın çıkmasını fırsat bilmeleri.
3. Osmanlı ordusu ve yönetiminde ikiliklerin yol açtığı iç karışıklıkların Balkan Devletlerince biliniyor olması ve bu devletlerin Osmanlı Devleti'nin zayıf olmasından yararlanmak istemeleri

I. Balkan Savaşı
Rusya'nın Pan-İslavizm politikası etkili oldu.
Balkan devlertleri, Osmanlı'daki iç karışıklıklardan yararlanarak, tek tek Osmanlı Devleti'ne Savaş açtı.
Osmanlı'ya karşı ilk savaş açan Karadağ oldu.
Sırbistan ve Bulgaristan'a da Osmanlı Savaş açtı.
Arnavutluk bağımsızlığını ilan etti.
Osmanlı Çatalca önlerine kadar çekildi.
Büyük yenilgiler alan Osmanlı Devleti barış görüşmelerine başladı.
  
I. Balkan Savaşı'nın Sonuçları 
1. Arnavutluk bağımsızlığını ilan etti.
2. Osmanlı Devleti savaşı kaybetti ve Çatalca önlerine kadar çekildi.
3. Avrupalı Devletler Balkan yarımadasının yeni haritasını belirlemek için Londra Konferansı'nı topladı.
4. Osmanlı Devleti Midye-Enez hattının batısında kalan bütün topraklarını kaybetti. Arnavutluk ile Ege Adaları'nın durumu büyük devletlerin kararına bırakıldı.
5. Londra Antlaşması'nın imzalanmasını engellemek isteyenler 23 Ocak 1913'te Bab-ı Ali Baskını'nı gerçekleştirdiler.

II. Balkan Savaşı

II. Balkan Savaşı'nın Nedenleri
1. Londra Antlaşması'nda en büyük payı Bulgaristan almıştı. Öteki Balkan Devletleri bu duruma itiraz ettiler.
2. Yunanistan özellikle Bulgaristan'ın Ege Denizi'ne açılmasına karşı çıkıyordu.
3. Paylaşılamayan yerlerin arasında başta Makedonya geliyordu.
4. Sonuçta Balkan Devletleri, Bulgaristan'a saldırdı ve II. Balkan Savaşı çıktı.

II. Balkan Savaşı
Osmanlı Devleti I. Balkan Savaşı'nda yenilince bu bölgede boşluk doğdu.
Osmanlı Devleti'nden aldıkları toprakları paylaşamayan Balkan Devletleri birbirine düştü.
Sırbistan Makedonya'nın Bulgaristan'a verilmesine itiraz etti.
Yunanistan Makedonya'dan daha fazla toprak istedi.
Romanya Bulgaristan'dan Dobruca'yı istedi.
Bulgaristan, Yunanistan ve Sırbistan'a savaş açtı.
Romanya da Bulgaristan'a savaş açtı.
Osmanlı Edirne'yi geri aldı.
Bulgaristan barış istedi.
  
II. Balkan Savaşı'nın Sonuçları 
Balkan Devletleri kendi aralarında savaşa başlayınca Osmanlı Ordusu Midye-Enez hattını aşıp, Edirne ve Kırklareli'yi tekrar aldı.

İkinci Balkan Savaşının sonucunda şu antlaşmalar yapıldı.

a) İstanbul Antlaşması (29 Eylül 1913)
b) Atina Antlaşması (14 Kasım 1913)
c) Bükreş Antlaşması (10 Ağustos 1913)

Osmanlı Devleti, Ege adalarını kaybetti. İmroz, Bozcaada ve Meis dışındaki bütün Ege adaları Yunanistan'da kaldı.
Arnavutluk bağımsız oldu.
Makedonya elimizden çıktı.
Batı Trakya, Bulgaristan'a verildi ve Osmanlı Devleti'nin elinde sadece Doğu Trakya kaldı.

İstanbul Antlaşması (29 Eylül 1913)
Osmanlı Devleti ile Bulgaristan arasında yapılan bu antlaşmaya göre;
1. Meriç Nehri Osmanlı-Bulgar sınırı oldu.
2. Ancak, Dimetoka Osmanlılar'da kaldı.
3. Edirne ve Kırklareli tekrar Osmanlı Devleti'ne bırakıldı.
4. Bulgaristan'da kalan Türkler'in hakları belirlendi.
5. Kavala ve Dedeağaç, Bulgarlar'da kaldı.

Atina Antlaşması (14 Kasım 1913) 
Osmanlı Devleti ile Yunanistan arasında imzalandı.
Buna göre;
1. Girit, Yanya ve Selanik Yunanistan'ın oldu.
2. Osmanlı Devleti, Avrupa Devletleri'nin Ege adaları hakkındaki kararlarını kabul etmeyeceğini bildirdi.
3. Yunanistan'da kalan Türklerin hakları saptandı.

Bükreş Antlaşması (10 Ağustos 1913)
Bulgaristan ve diğer Balkan Devletleri aralarında imzaladıkları bu antlaşma ile savaşı sona erdirdiler. Buna göre;
1. Bulgarlar, Dobruca'nın büyük bir kısmını Romanya'ya verdi.
2. Manastır, Sırpların oldu.
3. Makedonya'nın bir kısmı Bulgaristan'a bırakıldı.
  
Balkan Savaşlarının Sonuçları 
Osmanlı Devleti, Ege adalarını kaybetti.
İmroz, Bozcaada ve Meis dışındaki bütün Ege adaları Yunanistan'da kaldı.
Arnavutluk bağımsız oldu.
Makedonya elimizden çıktı.
Batı Trakya, Bulgaristan'a verildi ve Osmanlı Devleti'nin elinde sadece Doğu Trakya kaldı.

I. Dünya Savaşı

Genel Nedenler
1. Fransız İhtilali
Fransız İhtilali'nin getirdiği "ulsçuluk" ilkesi, Batı Avrupa'da ve Balkanlar'da birçok siyasi birliğin oluşmasına, yeni yeni devletlerin kurulmasına yol açtı. Bunlardan İtalya ve Almanya'nın siyasi birliğini sağlaması ve bir güç olarak ortaya çıkması, özellikler İngiltere'nin sömürgelerinin tehdit edilmesine neden oldu. Bu gerilim içinde Orta Avrupa, Balkanlar ve Orta Doğu'da yer alınca, genel bir savaşın belirtileri ve şartları ortaya çıktı.
2. Sanayi Devrimi
Dünyada üretim artışına yol açan bu ekonomik gelişme hammadde ve pazar kaynaklarının değerini de arttırdı. Dünya'nın ekonomik dengesini bozdu, ekonomik bakımdan gelişmiş devletler arasında siyasi gerilimler arttı.
3. Doğu Sorunu (Hasta Adam Sorunu) 
Avrupalı devletler, her geçen gün zayıflayan ve kendi ayakları üzerinde duramayacak duruma gelen Osmanlı Devleti'nin hiç beklenmedik bir anda yıkılması halinde, bu devletin topraklarının paylaşılması konusunda, düna devletlerinin anlaşmazlığa düşeceğini ve bri savaşın çıkacağını düşünüyorlardı. Bunu engellemek için de, Osmanlı Devleti yıkılmadan onun topraklarının hangi parçasının, hangi devletin olacağının belirlenmesi gerekiyordu. Özellikle Almanya'nın 1870'de siyasi birliğini sağlayıp Osmanlı topraklarını ele geçirmek istemesi, Doğu sorununu tamamen açığa çıkarttı. Bu durum Almanya'ya karşı bir ittifakın kurulmasında başlıca etkenlerden biri oldu. İngiltere kendi sömürgesi olarak gördüğü Osmanlı topraklarının Almanlar'ın eline geçmesini engellemek için Fransa ve Rusya'yı da yanına çekmeyi başardı.
  
I. Dünya Savaşı'nın Nedenleri
Sanayi devletlerinin hammadde ve pazar ihtiyacının artması,
Alman-İngiliz sömürgecilik yarışı,
Rusların Pan-İslavizm politikasının Avusturya-Macaristan ve Osmanlı Devleti'ni tehdit etmesi,
Fransa'nın, Almanya'dan Alsace-Loraine (Alsas-Loren)i geri almak istemesi Osmanlı Devleti'nin dağılma yolunda olması,
İngilizlerin, Rusları Balkanlar'da serbest bırakması,
Balkanlar'da yeni kurulan devletlerin sınırlarını genişletmek istemesi.
  
Almanya ile İttifak
Almanya'nın savaşı kesin kazanacağı inancı İttihat ve Terakki Partisi yöneticilerinin Alman hayranlığı, Osmanlı Devleti'nin üzerindeki emelleri açık olan Rusya'ya karşı onun düşmanı olan Almanya'nın yanında yer almanın gerekliliğine inanılması, Osmanlı ordusundaki Alman askeri uzmanların devlet adamlarını etkilemesi.

Savaşın Başlaması 
Avusturya-Macaristan veliahtı Franz Ferdinand, Haziran 1914'te, Saray-Bosna'da, bir Sırp fanatik tarafından öldürüldü.
Avusturya-Macaristan İmparatorluğu 28 Temmuz 1914'te Sırbistan'a savaş açtı.
Rusya'da Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'na savaş açtı.
Almanya 1 Ağustos 1914'te Rusya'ya, 3 Ağustos'ta Fransa'ya, 4 Ağustos'ta da Belçika'ya savaş açtı.
İngiltere'de Almanya'ya savaş açtı.

Osmanlı Devleti'nin Savaşa Girmesi
Almanya ile gizli bir ittifak anlaşması yapıldı.
Genel seferberlik ilan edildi.
Mebuslar Meclisi kapatıldı.
Kapitülasyonlar kaldırıldı.

İngiliz donanmasından kaçan Goben ve Breslav adında iki Alman savaş gemisi İstanbul'a sığındı.
Osmanlı Devleti gemileri satın aldı. Bu gemilere Yavuz ve Midilli isimleri verildi.
Gemiler Karadeniz'e açılıp, Rusya'nın Odessa ve Sivastapol limanlarını bombaladı.
Bunun üzerine, Rusya, 1 Kasım 1914'te Osmanlı Devleti'ne savaş ilan etti.

İngiltere, Mısır ve Kıbrıs adasının İngiliz toprakları olduğunu ilan etti.
İngiltere; Süveyş Kanalı'nı, Mısır'ı, Doğu Akdeniz'i ve İran Körfezi'ni savunmak için bu bölgelere asker sevk etti ve Birinci Dünya Savaşı çok geniş bir alana yayıldı.
  
Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlı Cepheleri 
Osmanlı Devleti, Birinci Dünya Savaşı'nda bir çok cephede savaşmıştı. Bunlar daha çok, ya Almanlar'ın isteği sonucu veya Osmanlı savaş taraftarlarının geçmişte kaybedilen toprakların geri alınabilmesi amacıyla açılmıştı.

Taarruz Cepheleri

Kafkas Cephesi
Kafkas Cephesi Ruslara karşı Aralık 1914'de açıldı. Cephe komutanı Enver Paşa'nın komuta ettiği 150.000 kişilik ordudan 100.000'i soğuktan donarak öldü. Bunun üzerine Ruslar, Erzurum, Muş, Bitlis, Trabzon ve Erzincan'ı ele geçirdiler. Çanakkale zaferinden sonra bu cepheye atanan Mustafa Kemal, 1916 yılında Muş ve Bitlis'i kurtardı.

Kanal Cephesi 
Süveyş Kanalı'nı ele geçirip, İngilizlerin sömürgeleri ile olan bağlantısını kesmek için açılan bu cephe, Almanlar tarafından planlandı. Sonuçta 1916 yılında Osmanlı ordusu yenildi ve İngilizler Sina Yarımadası'nı ele geçirip Suriye'ye kadar ilerledi.

Savunma Cepheleri

Hicaz Yemen
Bu cephede İngilizler'in kışkırtması ile Araplar isyan etti. Mekke Emiri Hüseyin isyanın başına geçti. Sonuçta, 1916 yılında Hicaz elimizden çıktı ve Yemen bağımsızlığını ilan etti.
  
Irak 
İngilizler savaşın başında Basra'ya asker çıkardılar. Çünkü; bu bölgenin petrolüne sahip olmak istiyorlardı. Ayrıca Türklerin İran'a girmesini ve Hindistan'ı tehdit etmesini engellemeye çalışıyorlardı. Diğer yandan karayolu ile Rusya'ya ulaşmayı da amaçlıyorlardı.
Osmanlı ordusu 1915'de Kutülamare'de İngilizleri yendi. Ancak İngilizler daha sonraki yıllarda bu cephede başarılar elde etti.
  
Suriye ve Filistin 
Bu cephede Mustafa Kemal'in komuta ettiği 7. ordu, Yıldırım Orduları Grubu ile birlikte Halep'in kuzeyinde düşmanı durdurmayı başardı. Daha sonra buradaki Yıldırım Orduları'nın başına Mustafa Kemal Paşa atandı.

Çanakkale
Çanakkale Cephesi, İngiltere ve Fransa'nın Osmanlı Devleti'nin savaşa girmesi üzerine Boğazları ele geçirebilmek amacıyla açıldı. 19 Şubat 1915'de Kumkale ve Seddülbahir'e İngiliz ve Fransız gemilerinin saldırısı ile açılan Çanakkale Cephesi, kara ve deniz savaşları olmak üzere iki safhada gerçekleşmişti.
  
Çanakkale Savaşı 
İngiltere ve Fransa 19 Şubat 1915'te Çanakkale'ye saldırdılar.
18 Mart'ta büyük bir saldırıya geçen İngiliz ve Fransız donanması, büyük kayıp verip geri çekildi.
İngilizler, sömürge ülkelerden topladıkları kuvvetlerini Arıburnu'ndan karaya çıkardılar.
Bu arada Yarbay Mustafa Kemal Çanakkale cephesine atandı.
9 Ocak 1916'da Çanakkale düşmandan tamamen temizlendi.
  
Çanakkale Savaşı'nın Sonuçları 
250 bin Türk asker ve subayı şehit düştü ve yaralandı.
Rusya'ya gerekli olan silah ve cephane ulaştırılamadı. Bu durum Rusya'nın çökmesi ve savaştan çekilmesine neden oldu.
Birinci Dünya Savaşı uzadı.
Rusya'da ihtilal oldu ve Çarlık Rusya yıkılıp yerine Sovyet Rusya kuruldu.
Savaşın uzaması ve İngilizler'in Çanakkale'de yenilmesi sömürge yönetimlerini zorlaştırdı.
Savaşın uzaması, savaşla ilgili olmayan sanayi dallarının gerilemesine neden oldu, bundan da Japonya ve A.B.D. kazançlı çıktı.
Mustafa Kemal'in Çanakkale'de kazandığı başarı, O'nun daha sonra milli mücadelenin lideri olmasında etkili oldu.
  
Rusya'nın Savaştan Çekilmesi
Savaş, Rusya'da ekonomik sıkıntı doğurdu.
Halk, Lenin liderliğinde ayaklandı. Ekim 1917'deki ihtilalle Çarlık Rusyası yıkıldı.
Komunist iktidar başa geçti.
Komunist iktidar savaşa son vermek istediğini ilan etti.
Brest Litowsk Antlaşması (3 Mart 1918) imzalandı.

Amerika'nın Savaşa Girmesi
Amerika Birleşik Devletleri (A.B.D.) savaşın başlarında tarafsızlığını ilan etmişti.
Ancak Alman denizaltıları, A.B.D.'nin İtilaf Devletleri'ne silah sattığı gerekçesiyle, A.B.D.'ye ait ticaret gemilerini batırmaya başladı.
2 Nisan 1917'de A.B.D. Almanya'ya savaş ilan etti.
A.B.D. Nisan 1918'de Avrupa'ya asker çıkartarak savaşa girdi.

Osmanlı Devleti'nin Savaştan Çekilmesi 
Bulgaristan'ın işgal edilmesi üzerine Bulgar hükümeti 29 Eylül 1918'de Neuilly Antlaşması'nı imzalayarak savaştan çekildi.
Böylece Osmanlı Devleti'nin İttifak Devletleriyle bağlantısı kesildi.
İttihat ve Terakki Partisi Hükümetten çekildi.
Yeni kurulan Ahmet Paşa Hükümeti ateşkes istedi.
30 Ekim 1918'de Mondros Ateşkes Antlaşması imzalandı.
Almanya Versay Antlaşması'nı,
Avusturya St. Jermen Antlaşması'nı,
Macaristan Trianon Antlaşması'nı
imzalayarak savaştan çekildi.

Neuilly (Nöyyi) Antlaşması
Bulgaristan ile İtilaf Devletleri arasında imzalandı. Buna göre,
1. Batı Trakya, Yunanistan'a verildi.
2. Bulgaristan'ın Ege Denizi ile olan bağlantısı kesildi.
3. Makedonya, Yuanistan ve Yugoslavya arasında paylaşıldı.
4. Bir kısım toprakları Romanya'ya verildi.

Versay Antlaşması
Almanya ile İtilaf Devletleri arasında imzalandı. Bu antlaşmaya göre,
1. Almanya 1871'de aldığı Alsas-Loren'i tekrar Fransa'ya verdi.
2. Almanya'nın bir kısım toprakları yeni kurulan Çekoslavakya ve Polonya'ya verildi.
3. Sar Havzası kömür madenleri, Fransızların oldu.
4. Bütün sömürgelerinden vazgeçti.
5. Ordu ve donanmasını azaltmak zorunda kaldı.
  
Saint Germain (Sen Jermen) Antlaşması 
Avusturya ile İtilaf Devletleri arasında imzalandı. Buna göre,
1. Avusturya-Macaristan İmparatorluğu yıkıldı. Yerine Avusturya Cumhuriyeti, Macaristan Krallığı ve Çekoslavakya Cumhuriyeti kuruldu.
2. Avusturya-Macaristan'ın topraklarının bir kısmı, yeni kurulan Polonya ve Yugoslavya'ya bir kısmı Romanya ve İtalya'ya verildi.

Trianon (Triyanon) Antlaşması
İtilaf Devletleri ile Macarstan arasında imzalandı. Buna göre,
1. Macaristan'ın topraklarının bir kısmını Romanya, Yunanistan ve Yugoslavya'ya verildi.
2. Bosna-Hersek, Yugoslavya'nın oldu.

I. Dünya Savaşı'nın Sonuçları
1. Savaşta yenilen devletlerin rejimleri değişti. Merkezi imparatorluklar yıkıldı.
2. Çarlık Rusya yıkıldı, yerine Sovyet Rusya kuruldu.
3. Yıkılan imparatorlukların yerine yeni devletler kuruldu.
4. Arap topraklarında İngiliz ve Fransızların manda ve himayesi altında çeşitli devletler kuruldu.
5. İsrail Devleti'nin temelleri atıldı.
6. Dünya barışını korumak için Milletler Cemiyeti (Cemiyet-i Akvam) kuruldu.
7. Mondros'tan sonra Anadolu'da görülen işgallere karşı bağımsızlık mücadelesi başladı. Bu mücadeleyi İngilizlerin diğer sömürgeleri de kendilerine örnek aldı.
8. Versay Antlaşması'nın getirdiği şartlar, Avrupa'nın siyasi dengesini bozdu ve bu durum İkinci Dünya Savaşı'nın çıkmasına neden oldu.
9. İngiltere, Dominyon denilen, Kanada, Güney Afrika, Avustralya, Yeni Zelanda sömürgelerine Arabistan, Filistin ve Irak'ı da ekledi.

Mondros Mutarekesi

Mütareke'nin İmzalanmasının Nedenleri 
1. Bulgaristan'ın yenilmesi üzerine; Alman yardımının kesilmesi
2. Anadolu'da silah ve cephane sıkıntısı çekilmesi
3. Askere alınacak insan kalmaması
4. Wilson İlkeleri'ne umut bağlanması
5. Halk ve ordunun savaştan bıkması
  
Mütareke'nin Maddeleri

Egemenlik Haklarını Sınırlayan Maddeler 
1. Karadeniz'e geçiş için Çanakkale ve İstanbul Boğazları açılacak ve Karadeniz'e serbestçe geçiş sağlanacak, Çanakkale ve Karadeniz istihkamları İtilaf Devletleri tarafından işgal edilecek.
2. İtilaf Devletleri güvenliklerini tehdit edecek bir durumun ortaya çıkması halinde, herhangi bir bölgeyi işgal edebilme hakkına sahip olacak.
3. Altı Vilayet adı verilen Van, Bitlis, Erzurum, Diyarbakır, Elazığ, Sivas vilayetlerinde bir kargaşalık olursa, İtilaf Devletleri bu vilayetleri işgal edebilecek
4. Hükümet haberleşmesi dışında, telsiz, telgraf ve kabloların denetimi İtilaf Devletleri'ne geçecek.

Askeri Sınırlamalar Getiren Maddeler 
1. Sınırların korunması ve iç güvenliğin sürdürülmesi için gerekli askeri kuvvetlerin dışındakiler terhis edilecek
2. İtilaf Devletleri'nin bütün esirleri ile Ermeni esirleri kayıtsız şartsız İstanbul'da teslim edilecek. Buna karşılık Türk esirleri İtilaf Devletlerinin elinde korunacak.
3. İran içlerinde ve Kafkasya'da bulunan Osmanlı kuvvetleri işgal ettikleri yerlerden geri çekilecek.

Ekonomik Sınırlamalar Getiren Maddeler
1. İtilaf Devletleri, Osmanlı tersane ve limanlarındaki vasıtalardan yararlanabilecek
2. Bütün demiryolları, İtilaf Devletleri tarafından kontrol edilecek
3. İtilaf Devletleri, kömür, mazot ve yağ maddelerini Türkiye'den sağlayacak.

Mütareke'nin Sonuçları
1. İtilaf Devletleri önceden imzaladıkları gizli antlaşmaları uygulamaya koydular.
2. Osmanlı Devleti'nin Boğazlar üzerindeki egemenliği sona erdi.
3. Yedinci madde uyarınca işgaller başladı.
4. Osmanlı Devleti fiilen sona erdi.
5. Osmanlı topraklarında Suriye, Lübnan ve Irak gibi devletlerin kurulmasına zemin hazırlandı.
6. İşgallere karşı bölgesel direnme cemiyetleri kuruldu.
7. Padişah Mebuslar Meclisi'ni kapattı.
  
İtilaf (Uzlaşma-Anlaşma) Devletleri 
İngiltere, Rusya, Fransa, Sırbistan, Belçika, Lüksenburg, Karadağ, Japonya, İtalya, Portekiz, Romanya, A.B.D., Yunanistan, Brezilya ve Çin gibi bir çok devletin katıldığı bir topluluktu.

I. Dünya Savaşı Sırasında İmzalanan Gizli Antlaşmalar

Bu antlaşmalar Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı topraklarını paylaşmak amacıyla yapılmıştır. Bu antlaşmaların başlıcaları şunlardır :

Sykes-Picot Antlaşması (1916) : Bu antlaşma ile Osmanlı toprakları Rusya, Fransa ve İngiltere arasında paylaştırılmıştır.

Mac-Mahon Antlaşması (1916) : Mısır'daki İngiliz valisi Mac-Mahon ile Hicaz Emiri Hüseyin arasında imzalandı. Arapların Türklere karşı ayaklanması halinde, Arap bağımsızlığının onaylanacağı kabul edildi.

Londra Antlaşması (1915) : İtalya'nın İtilaf Devletleri'nin safına geçmesi nedeniyle imzalandı. On iki Ada İtalya'ya verildi. İtalya'nın Trablusgarp ve Bingazi üzerindeki hakları kabul edildi.

Saint Jean de Maurienne (1917) : İtalya'ya Anadolu'nun Güneybatısı'nın büyük bir kısmı verilmişti.
  
Paris Barış Konferansı ve İzmir'in İşgali

Konferansın Amacı
1. I. Dünya Savaşı'ndan galip çıkan devletlerin, yenilen devletlerin durumunu belirlemek istemesi.
2. (asıl amaç) İtilaf Devletleri'nin Osmanlı Devleti'nin topraklarının paylaşım esaslarını belirlemek istemesi.
3. İtilaf Devletleri'nin aynı zamanda diğer devletlerle yapılacak olan antlaşmaların şartlarını belirlemek istemesi.

Konferans'ta İngiltere'nin Tutumu 
İngiltere, Ege Bölgesi'nin İtalya'ya değil de Yunanistan'a verilmesini istedi.
Nedeni, Akdeniz'de sömürgelerine giden yol üzerinde, güçlü bir İtalya yerine zayıf bir Yunanistan'ın bulunmasıni istemesiydi.
Batı Anadoludaki çoğunluğun Yunan olduğu savunuldu.
Ege bölgesinin Wilson ilkeleri'ne göre Yunanistan'a verilmesi kararlaştırıldı.

Wilson İlkeleri :
1. Milletler arasındaki gizli antlaşmalara son verilecek, açık diplomasi usulü uygulanacak
2. Kara suları dışındaki denizlerde gerek savaş halinde, gerek barış halinde deniz trafiğinin serbest olması sağlanacak
3. Milletlerin üzerindeki ekonomik engeller kaldırılacak ve milletler eşit sayılacak
4. Her millet silahlanmayı, iç güvenliğini sağlayacak seviyede tutacak
5. Sömürgelere ait bütün istekler, egemenlik sorunlarının ilgili halkın çıkarları de dikkate alınarak bir karara bağlanacak
6. Osmanlı İmparatorluğu'nun Türk nüfusunun yoğunlukta olan kısımları tartışmasız bir şekilde Türk egemenliğinde kalacak, fakat Türklerin egemenliği altında bulunan diğer milletlerin güvenlikleri sağlanacak
7. Çanakkale Boğazı uluslararası güvence altında bütün milletlerin ticaret gemilerine açık olacak
8. Dünya barışını ve toprak bütünlüğünü korumak için bir uluslararası cemiyet kurulacak
9. Galip devletler, mağlup devletlerden toprak ve savaş tazminatı alamayacak

Konferans'ın Sonuçları
1. Anadolu'nun paylaşılmasına Yunanistan da katıldı.
2. İngilizlerle İtalyanlar'ın arası açıldı.
3. Yunanistan'a İzmir ve çevresi ile İstanbul önlerine kadar Doğu Trakya verildi.
4. İtalyanlara ise Batı Akdeniz kıyıları bırakıldı.

İzmir'in İşgali
Paris Barış Konferansı gereği Yunanistan'a verilen İzmir, Yunanlılar tarafından Mondros Ateşkes Antlaşması'nın Yedinci maddesine dayanılarak işgal edildi.
Bu işgale tepki olarak da, bu bölgede silahlı direnme güçleri kuruldu.

İşgalin Sonuçları
1. Yurdumuz parçalanmaya başlandı.
2. Ege Bölgesi'nde Kuva-yı Milliye güçleri kuruldu.
3. Yunan ordusu büyük katliamlar yaptı.
4. Mustafa Kemal Havza'dan genelge yayınladı.
5. İşgale karşı Amiral Bristol Raporu hazırlandı
6. İstanbul Hükümeti'nin yetersizliği ortaya çıktı.
7. İşgal üzerine Rum ve Ermeniler ayrılıkçı faaliyetler başlattı.

Amiral Bristol Raporu (11 Ekim 1919) 
1. Katliamlardan Yunanistan sorumludur.
2. Mondros'tan sonra İzmir ve dolaylarında Rum halkın hayatının tehlikede olduğuna ilişkin Paris Barış Konferansı'na yanlış bilgi verilmiştir.
3. Yunan askerlerinin bu bölgeden derhal çekilmesi ve yerine İtilaf Devletleri'ne ait askerlerin gönderilmesi gerekir.
4. İzmir ve dolaylarının Yunanistan'a verilmesi söz konusu olamaz, çünkü burada Türk çoğunluğu vardır. 

Zararlı Cemiyetler

Azınlıkların Kurduğu Zararlı Cemiyetler

Özellikleri
Mondros Mütarekesi'nden sonra, ordunun terhis edilmesi ve devlet otoritesinin kalmaması üzerine ortaya çıktı.
Azınlıklar tarafından, işgalci emellerine hizmet eden kuruluşlardı.
Anadolu hareketine ve Türklerin milli devletine karşıydılar.
Bu cemiyetlerin hepsi Rum Patrikhanesi tarafından yönetiliyordu.
İtilaf Devletlerince ekonomik ve siyasi açıdan destekleniyorlardı.
Wilson İlkeleri'ne göre bulundukları yerlerin kendilerine verilmesini istiyorlardı.
Mondros Mütarekesi'nin yedinci ve yirmidördüncü maddelerini uygulatmak istiyorlardı.

Mondros Ateşkes Antlaşması'nın 7. maddesi şu şekildeydi : "İtilaf Devletleri güvenliklerini tehdit edecek bir durumun ortaya çıkması halinde, herhangi bir bölgeyi işgal edebilecek."

Mondros Ateşkes Antlaşması'nın 24. maddesi şu şekildeydi : Altı Vilayet adı verilen yerlerde bir kargaşalık olursa , bu vilayetlerin herhangi bir kısmı işgal edilebilecek.

Cemiyetler
Mondros Mütarekesi'nden sonra Türk ordusunun terhisinden cesaret alan bazı azınlıklar, Milli Mücadele'ye karşı bir takım cemiyetler kurmuşlardı.

Mavri Mira 
İstanbul'daki Rum Patrikhanesi tarafından kurulan bu cemiyet, Bizans İmparatorluğu'nu yeniden canlandırmak ve Ege Bölgesi'nde ilerleyen Yunan ordusuna yardımcı olmak amacını güdüyordu. Çalışma alanı; Bursa, Kırklareli, Tekirdağ, İstanbul ve Bandırma idi. Yunan Kızılhaç, Resmi Göçmenler Komisyonu, Rum okullarındaki izcilik kurumları, Mavri Mira'nın emrinde çalışıyordu.

Trakya ve Yunan Komitesi
Trakya'nın işgalinden doğan sorunları Yunanistan açısından çözmeye çalışan bir örgüttür. Buradaki milli direnişi ortadan kaldırmak ve tüm Doğu Trakya'nın Yunanistan'a verilmesini sağlamak temel amaçlarıydı.

Pontus Rum Cemiyeti
Yunanistan'ın milli örgütü olan ve Yunanistan'ın 1829'da bağımsız olmasını sağlayan Etnik-i Eterya Cemiyeti Tarbzon ve dolaylarında bir Rum Pontus Devleti kurmak amacıyla Pontus Rum Cemiyeti'ni meydana getirdi.
  
Kordos Cemiyeti 
Yunanistan tarafından İstanbul'da "Rum Göçmenleri Merkez Komisyonu" adıyla kurduruldu. Derneğe İstanbul, Trakya, Trabzon, Marmara kıyıları ve İzmir gibi yörelerde düzeni bozma, Yunanistan'dan gelen özel görevlileri Rum göçmeni göstererek Doğu Karadeniz dolaylarına yerleştirme, bu yörelerdeki Rum azınlığı sayıca çoğaltam görevi verilmiştir.

Ermenilerin Kurduğu Cemiyetler
Daha önceleri Ermenilerin krumuş oldukları "Taşnaksütyun" ve "Hıncak" adlı gizli örgütler milli mücadeleye karşı çıktılar ve işgalcilerle işbirliği yaptılar.
Ermeni Patriği Zaven Efendi de Mavri Mira'ya benzer bir örgüt kurup Rumlarla işbirliği yaptı. Zaven Efendi tarafından kurulan bu cemiyetin adı, "Rum-Ermeni Birliği Komitesi" idi. Ermeni İntikam Alayları da, Fransızlardan aldıkları destek ile Adana ve dolaylarında faaliyet gösteriyorlardı.
  
Yahudi Cemiyetleri
Yahudilerin çok büyük bir çoğunluğu bölücü çalışmalarda bulunmadı, ancak "Makkabi Cemiyeti" ve "Alyans israilit Cemiyeti" işgalcilere destek verdi.

Milli Varlığa Düşman Cemiyetler

Özellikleri
Milliyetçi amaçlara tamamen karşıydılar.
Osmanlıcı ve hilafetçiydiler.
Başat Hürriyet ve İtilaf Fırkası etrafına toplanmışlardı.
Anadolu hareketine karşıydılar.
Ulusal örgütlere karşı direniş göstermişlerdir.
Manda ve himaye taraftarıydılar.

Hürriyet ve İtilaf Partisi
Kasım 1911'de Trablusgarp Savaşı'nın yarattığı kaos döneminde Ahrar ve Mutedil Hürriyetperveran Fırkalarının birleşmesinden oluşmuştur. İttihat ve Terakki karşıtı olan bu fırka, bağımsızların ve gayr-i müslüm mebusların desteğiyle güçlendi. Fırka'nın temel amacı, İttihat ve Terakki iktidarını yıkmaktı. Programında Osmanlcılığı, özyönetimi, özel girişimi, meşrutiyeti ve liberal iktisat'ı savunmaktaydı. 1912 "sopalı seçimleri" ne kadar iktidarda kalan parti bu seçimde ancak 6 milletvekilini Meclis'e sokabildi.
Bundan sonra parti sıkı bir muhalefete yöneldi. "İkdam" ve "Alemdar" gazeteleri partinin yayın organı oldu. 1913'deki Babıali Baskını'ndan sonra parti dağılmaya başladı.
Mahmut Şevket Paşa suikastından sonra bir kısım parti mensubu yargılandı, idam edildi, Sinop'a dürgün edildi ve ordan Avrupa'ya kaçtı.

Cemiyetler
Bu cemiyetler Mondros Mütarekesi'nden sonra Osmanlı Devleti'nin bağımsız yaşayamayacağını düşünen, Milli Mücadele'ye karşı manda ve himaye yanlısıydılar.

Sulh ve Selamet-i Osmaniye Fırkası
Bu cemiyet milli mücadeleye karşı çıkan Damat Ferit Hükümeti'ni desteklemiş, padişah ve halifeye bağlı kalmakla vatanın kurtulacağını savunmuştur.

Kürdistan Teali Cemiyeti
Mondros Ateşkes Antlaşması'ndan sonra kurulan bu cemiyet Wilson İlkeleri'nden yararlanarak özerk bir Kürt devleti kurmak için mücadele etmiştir.

Teali-i İslam Cemiyeti
İşgalcilerle mücadele edilemeyeceğini, bundan dolayı halifenin etrafında toplanmanın gerekliliğini savunmuşlardır.

İngiliz Muhibleri Cemiyeti
Bu cemiyetin başkanı bir İngiliz din adamı olan Rahip Fru idi. İşgallere karşı koymanın olanaksız olduğunu savunan bu cemiyete Damat Ferit de üye idi.

Wilson Prensipleri Cemiyeti
Ülkeyi Milletler Cemiyeti içerisinde diğer devletlerle eşit haklara sahip bir varlık haline getirmek amacıyla kurulmuştur.
Kurucularının Amerika Birleşik Devletleri'nin manda ve himayesi altına girmekten yana oldukları bilinmektedir.

Hürriyet ve İtilaf Fırkası
İttihat ve Terakki Partisi'ne düşman olarak çıkan bu cemiyet, Anadolu'daki milli kurtuluş hareketine karşı en büyük tepkiyi göstermiştir. Bu parti (fırka) Damat Ferit tarafından özellikle milli direnişe karşı yönlendirilmiştir.

Milli Cemiyetler ve Kuva-yı Milliye

Milli Cemiyetler

Kurulmalarındaki Amaç

1. Mondros Mütarekesi'nden sonra işgallerin başlaması
2. Mondros Mütarekesi'ne göre Türk ordusunun terhis edilmesi
3. Devlet otoritesinin kalmaması
4. Birçok bölgede azınlıkların ayrıcalıklı cemiyet kurması
5. Padişah ve hükümetin işgallere kayıtsız kalması
6. Halkın can ve mal güvenliğinin sağlanamaması

Milli Cemiyetler
Bu cemiyetler, Mondros Mütarekesi'nin hemen ardından, Anadolu'nun işgali üzerine Türk ulusu tarafından kurulmuştur.

Trakya Paşaeli Cemiyeti
Edirne'de Mondros Ateşkes Antlaşması'ndan hemen sonra 2 Aralık 1918'de kuruldu. Amacı Trakya Bölgesi'nin Yunanistan'a verilmesini engellemek için Türkleri örgütlemekti. Bu bölgedeki ordu komutanı Cafer Tayyar Paşa tarafından yürütülen çalışmaların sonucunda Lüleburgaz ve Edirne Kongreleri'nde toplandılar ve TBMM'ye bağlanma kararını aldılar.

İzmir Müdafaa-i Hukuk-i Osmaniye Cemiyeti
İzmir'in işgalinden önce bu cemiyet önceleri Türklerin haklarını basın-yayın yoluyla savunmaya çalışmış, ancak 2-19 Mart 1919 tarihleri arasında düzenledikleri "Müdafaa-i Hukuk Kongresi" sonrasında silahlı direnişi benimsemişlerdir. Direniş örgütlerine silah sağlanmıştır.

Şark Vilayetleri Müdafaa-i Hukuk-i Milliye Cemiyeti
İzmir'in işgalinden sonra Ağustos 1919'da Erzurum'da kurulan bu cemiyet, daha önce İstanbul'da kurulmuş olan "Vilayet-i Şarkiye Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti" ne bağlı olarak açılmış, daha sonra İstanbul'dan ayrılarak "Şark Vilayetleri Müdafaa-i Hukuk-i Milliye Cemiyeti" adını almıştır. Dopu Anadolu'nun Ermenilere verilmesini engellemeye çalışan bu cemiyet Erzurum Kongresi'nden sonra Mustafa Kemal bu cemiyet aracılığıyla öteki cemiyetleri birleştirmiştir.

Klikyalılar Cemiyeti
Mondros'tan hemen sonra İstanbul'da çalışmalarına başlayan bu cemiyet, daha sonra Adana ve dolaylarına geçerek orada Ermeniler ve Fransızlarla mücadele etmiştir.

Trabzon Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti
Bu cemiyet Karadeniz'de bir Pontus Devleti kurmak isteyen Pontus Rum Cemiyeti'ne karşı kuruldu. Diğer yandan da ayrılıkçı emeller peşinde koşan "Trabzon Havalisi Adem-i Merkeziyet Cemiyeti" ile mücadele etti. Erzurum Kongresi'nden sonra "Doğu-Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti" nin şubesi haline geldi.

Hareket-i Milliye ve Redd-i İlhak Cemiyeti 
İzmir'in işgaline karşı savunma amacıyla kurulmuştur. Redd-i İlhak Dernekleri; Redd-i İşgal, Redd-i İlhak İstihlas-ı Vatan Heyet- Milli adları ile ortaya çıkmıştır.
  
Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyeti 
Bu cemiyet Sivas Kongresi'nden sonra 9 Aralık 1919'da Sivas Valisi Reşit Paşa'nın eşi Melek Hanım'ın öncülüğünde kurulmuştur. A.B.D. Senatosu'na ve Avrupa devletlerinin parlamentolarına telgraflar çekilmiş, ulusal mücadelenin haklılığı anlatılmış, ordu için para ve malzeme toplanmıştır.

Milli Kongre Cemiyeti
Esat Paşa tarafından İstanbul'da kurulmuştur. (29 Kasım 1918). Basın ve yayınla mücadeleyi benimsemişlerdir. Yazılarla halkın aydınlatılmasına çalışılmıştır.

Ortak Özellikleri 
Amaçları; Türk ulusunun bağımsızlığını sağlamaktı.
Kendi bölgelerini korumak ve işgalden kurtarmak için kurulmuşlardır.
Silahlı mücadele ile birlikte, basın-yayın yoluyla da mücadeleyi benimsemişlerdir.
İhtiyaçlarını bölge halkı karşılamıştır.
Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri, Milli devlet modelini benimsemişlerdir.

Kuva-yı Milliye

Kuva-yı Milliye Neden Kuruldu
Osmanlı Devleti'nin Birinci Dünya Savaşı'ndan yenik çıkması,
İtilaf Devletleri'nin Mondros Ateşkes Antlaşması uyarınca Anadolu'da yer yer işgallere başlaması,
Ordunun terhis edilmesi ve ülkeyi savunacak bir gücün kalmamış olması,
İstanbul Hükümeti'nin işgallere kayıtsız kalması ve halkın can ve mal güvenliğini sağlayacak önlemler almaması.

Kuva-yı Milliye'nin Özellikleri
Kuva-yı Milliye, Ege Bölgesi'nde İzmir'in işgalinden sonra bölge halkının cepheler kurması ile ortaya çıktı.
İşgalcilere karşı silahlı direnişte bulunan, bağımsızlık ilkesini benimsemiş olan kişiler tarafından meydana getirilmiştir.
Kuva-yı Milliye birlikleri disiplinden yoksun olan düzensiz birliklerdir.
İhtiyaçları bölge halkı tarafından sağlanırdı.
Sivas Kongresi'nden sonra Temsil Kurulu'na, TBMM'nin açılmasından sonra da Milli Savunma Bakanlığı'na bağlanmışlardır.

Kuva-yı Milliye'nin Faydaları ve Zararları
Temsil Kurulu'na ve TBMM'ye karşı çıkan ayaklanmaları bastırdılar.
Milli Teşkilat adına otoriteyi ve düzeni sağladılar.
Cesaretli tutumları ile halkın direnişe katılmasını sağladılar.
Düşmanın ilerleyişini yavaşlattılar.
Kuva-yı Milliye'nin şefleri ayaklanmaları kendi yöntemlerine göre bastırıyordu. İsyancıları kendi hukuk dışı kurallarına göre cezalandırmaları, halkın milli mücadeleye karşı güvensizlik duymasına neden oluyordu.
Halktan zorla malzeme ve gıda maddesş sağlıyorlardı. Bu durum halkın milli mücadeleden uzaklaşmasına neden oluyordu.
Kuva-yı Milliye birlikleri displinsiz tutumları ile devlet düzenine ters düşüyordu.

Düzenli Orduya Geçiş
Kuva-yı Milliye'nin düzenli Yunan ordusunu yurttan atacak güçte olmaması,

Kuva-yı Milliye'nin halka kötü davranması, devlet otoritesine ters bir tutum içerisine girmesi Kuva-yı Milliye'den düzenli orduya geçilmesini gerektirmiştir.

Kurtuluş Savaşında Örgütlenme Çalışmaları

Mustafa Kemal'in Anadolu'ya Gelişi

Mustafa Kemal'in Anadolu'ya Geliş Amacı
Milli bir teşkilat kurup Milli Mücadele'yi başlatmak.
Mücadeleyi millete mal etmek.
Milli egemenliğe dayalı yeni bir devlet kurmak.

İstanbul Hükümeti'nin Mustafa Kemal'e Verdiği Görevler
Dokuzuncu Ordu Müfettişliği görevini yapmak.
Türkler'in Karadeniz'de Pontus Rum Cemiyeti ile giriştiği mücadeleye son vermek,
Dağınık halde bulunan silah ve cephaneyi toplamak.
Halktan asker ve para toplayan kuruluşları, yani ulusal cemiyetleri ortadan kaldırmak.

Mustafa Kemal'in Samsun'a Gelişi
Mustafa Kemal, 16 Mayıs 1919'da Bandırma Vapuru ile İstanbul'dan ayrıldı.
Mustafa Kemal, 22 Mayıs 1919'da "Samsun Raporunu" yayınladı.
Mustafa Kemal, 19 Mayıs 1919'da Samsun'a geldi. Bu olay Milli Mücadele'nin başlangıç tarihi olarak kabul edildi.

Genelgeler ve Kongreler
Amaçlar

Havza Genelgesi
1. İzmir'in işgaline İstanbul Hükümeti'nin kayıtsız kalması
2. Tehlikenin büyüklüğünün halka anlatılmak istenmesi
3. Halkın işgallere karşı tepki göstermesini sağlamak
4. Milli bir teşkilatın kurulmasının gerekliliğini komutan ve sivil memurlara anlatmak.

Amasya Genelgesi
1. Türk ulusuna, ulusal egemenliği ve bağımsızlığı anlatmak,
2. Ulusu ortak bir dava etrafında birleştirmek.

Erzurum Kongresi
1. Doğu Anadolu'nun Ermeniler'e verilmesini engellemek.
2. Bu bölgedeki direnme güçlerini birleştirmek

Neden Erzurum ?
1. Erzurum galip devletlerin en güç erişeceği vatan toprağıydı.
2. Kazım Karabekir Paşa'nın henüz terhis edilmemiş ordusu bu bölgede idi.
3. Doğu Anadolu Müdafaa-yı Hukuk Cemiyeti kongre için hazırlıklar yapmıştı.

Sivas Kongresi
Amasya Genelgesi'nde Sivas'ta bir kongre toplanması kararlaştırıldı. 4 Eylül 1919'ta Sivas'ta toplandı.
Amaç;
1. Bölgesel direnme güçlerini tek çatı altında toplamak,
2. Milli İradeye dayalı bir meclisin açılmasını sağlamaktı.

Genelgelerin Maddeleri

Havza Genelgesi
1. İzmir'den sonra devam eden Manisa ve Aydın'ın işgali tehlikelidir.
2. Vatan sınırlarının bütünlüğü için ulusal tepkiler daha canlı tutulmalı.
3. Ulusun katlanamayacağı bu işgallere bir son verilmeli
4. Büyük devletlerin temsilcilerine ve İstanbul Hükümeti'ne protesto telgrafları çekilmeli
5. Mitingler yapılmalı
6. Hristiyan halka saldırı ve düşmanlıktan sakınılmalı

Amasya Genelgesi 
1. Yurdun bütünlüğü, ulusun bağımsızlığı tehlikededir.
UYARI : Bu karar ile savaşın ve ulusal egemenliğe çağrının gerekçesi halka açıklanmıştır.
2. İstanbul'daki hükümet, üzerine aldığı sorumluluğun gereklerini yerien getirememektedir.
3. Ulusun durumunu ve davranışını gözönünde tutmak ve haklarını dile getirip bütün dünyaya duyurmak için her türlü etkiden ve denetimden kurtulmuş milli bir kurulun varlığı gereklidir.
UYARI : Bu karar ile bağımsız çalışacak ve ulusal iradeyi temsil edecek bir parlamentonun (meclisin) açılmasının gerekliliği ilk kez dile getirilmiştir.
4. Ulusun bağımsızlığını, yine ulusun azim ve kararı kurtaracaktır.
UYARI :
a) Bu karar ile ilk kez ulusal egemenlik ve ulusal bağımsızlık ilkesi dile getirilmiştir. Çünkü bağımsızlık için kararların ulus tarafından verilmesi gerektiği ifade edilmiştir.
b) Ulusal Kurtuluş Savaşı yapılırken, kararların ulus tarafından verileceği belirtilip, savaşın yöntemi açıklanmıştır.
c) Kararların ulus tarafından verilmesi demokrasi ve cumhuriyet anlayışını ortaya koyduğu için, bu karar aynı zamanda yönetim şeklinin değişeceği mesajını da vermiştir.
d) Egemenliğin ulusta olduğunu belirtmesi ve bağımsızlık ilkesini dile getirmesi nedeniyle ulusçuluk ilkesi benimsenmiştir.
5. Anadolu'nun her yönden en güvenli yeri olan Sivas'da milli bir kongrenin hemen toplanması gerekmektedir.
6. Bunun için bütün illerin her sancağından, halkın güvenini kazanmış olan üç delegenin hızla yola çıkarılması gerekmektedir.
7. Doğu illeri adına Erzurum'da bir kongre yapılacaktır.

Erzurum Kongresi
1. Milli sınırlar içerisinde vatan bir bütündür, bölünemez.
UYARI : Bu kararla işgalcilere ve emperyalistlere açıkça karşı çıkılmıştır.
2. Vatanın bağımsızlığını Osmanlı Hükümeti sağlayamazsa bunun gerçekleşmesi için geçici bir hükümet kurulacaktır.
UYARI :
a) Hükümet, devleti idare eden bir organ olduğu için, Erzurum Kongresi'nin bu kararı, ayrı bir devletin kurulacağı mesajını vermiştir.
b) Erzurum Kongresi, Temsil Kurulu'nun gerektiğinde hükümet görevini yerine getireceğini belirtmekle, milli devletin yürütme organı olacağını ortaya koymuştur.
3. Kuva-yı Milliye'nin amil ve milli iradeyi hakim kılmak esastır.
UYARI : Burada , "Ülkedeki milli güçleri daha etkili hale getirmek ve milli egemenliği sağlamak gerekmektedir." ilkesi dile getirilmiştir.
4. Hristiyan halka, siyasal egemenliğimizi ve toplumsal dengemizi bozacak ayrıcalıklar verilemez.
UYARI : Burada, kongre Tanzimat Fermanı'ndan itibaren azınlıklara tanınan ve onların ülkede ayrıcalıklı konuma getiren hakların tanınamayacağını ve ülkedeki herkesin eşit olacağını dile getirmiştir.
5. Manda ve himaye kabul olunamaz.
6. Mebuslar Meclisi'nin hemen toplanmasına ve hükümet işlerinin ulusun denetiminde yapılmasına çalışılacaktır.

Sivas Kongresi
1. Erzurum Kongresi'nde alınan kararlar aynen kabul edilecek.
2. Manda ve himaye kesin olarak reddedilip hep birlikte bağımsızlık için savaş kararı alınacak.
UYARI : Manda ve himaye altına girmek bağımsızlıktan vazgeçmek anlamına gelirdi. Özellikle Türk Milleti'nin yeni bir savaşı kaldıramayacağını savunanlar manda ve himayeyi benimsemişlerdi. Sivas'ta manda ve himaye reddedilmekle aynı zamanda savaş kararı da alınmış oldu.
3. Dış ülkelerden ancak insancıl koşullarda ekonomik yardım alınacak.
UYARI : Burada bağımsızlığa aykırı bir şekilde kurulacak her türlü dış ilişki reddedilmiştir.
4. Ulusun kendi geleceğini saptayabilmesi ve hükümetin başıboş bırakılmaması için Meclis-i Mebusan derhal toplanacak.
UYARI : Bu karar, Amasya Genelgesi'nde alınan "Ulusu, yine ulusun azim ve kararı kurtaracaktır." ilkesi doğrultusunda alınmıştır. Çünkü Meclis'in açılması ile kararları ulus vereceğinden ülkenin geleceği ile ilgili kararlar ve işler de ulusun denetimine geçmiş olacaktır.
5. Bölgesel direnme güçleri "Anadolu ve Rumeli Müdafaa-yı Hukuk Cemiyeti" adı altında birleştirilecek.
UYARI : Bu cemiyet aracılığıyla Kurtuluş Mücadelesi yürütülecekti. Ayrıca cemiyetlerin birleştirilmesi ile, bölgesel mücadeleler, ulusal bir niteliğe kavuşmuştur.
6. Yurdun her yerinden gelen delegeler, Temsil Kurulu'nu oluşturacak.
UYARI : Burada oluşturulan temsil kuruluna "yürütme organı" olam görevi verildi. Yani bu kurulun bir hükümet gibi çalışması kararlaştırıldı. Ayrıca Temsil Kurulu'nun yurdun tamamını temsil ettiği belirtildi. Burada oluşturulan Temsil Kurulu'nun ilk görevi Sivas Kongresi'nde alınan kararları yürütmekti.

Balıkesir Kongresi
Amaç : Yunanistan'ın, İzmir'i işgal edip, Ege Bölgesi'nde işgallere başlaması üzerine, mücadele örgütleri kurmak.
- 26-30 Temmuz tarihleri arasında toplandı.
- Balıkesir Kongresine sadece Batı Anadolu'dan gelen delegeler katıldı.
- Amasya Genelgesi'nde alınan kararlar aynen kabul edildi, ayrıca;
- Yunanlılara karşı savaşmak üzere asker toplanması konusunda kararlar alındı.
- Padişaha bağlılık belirtildi.
- Tüm güçlerin birleştirilmesi kararlaştırıldı.

Alaşehir Kongresi
- 16-25 Ağustos 1919 tarihleri arasında toplandı.
- Balıkesir Kongresi'nde alınan kararlar aynen kabul edildi.
Ayrıca;
- Yunanlılara karşı ölünceye kadar bir savunma yapılması,
- Bu amaçla silah, cephane toplanması ve halkın askere alınması,
- Gerekirse Antlaşma Devletleri'nden yardım alınması, yönünde kararlar alındı.

Genelgelerin Sonuçları

Havza Genelgesi
Ülkenin her tarafında işgallere karşı protesto ve mitingler yapıldı.
İlk miting 30 Mayıs 1919'da Havza'da yapıldı.
8 Haziran 1919'da İstanbul'da büyük bir miting yapıldı.
Mustafa Kemal, İstanbul hükümeti tarafından geri çağrıldı.
Havza Genelgesi ile milli bilincin uyanması yolunda ilk adım atıldı.

Amasya Genelgesi
Alınan kararlar ile Kurtuluş Savaşı ilan edildi.
Genelgede alınan kararlar, bir ihtilal bildirisi niteliğinde idi.
Genelge, Milli Mücadele'nin ilk programı niteleğinde idi.
Genelge ile, milli bir teşkilatın nasıl kurulacağı ve yapılacak işler belirtilmişti.
23 Temmuz 1919'da Mustafa Kemal'in müfettişlik görevine son verildi.
Mustafa Kemal, İstanbul Hükümeti'ni tanımadığını ve ulusun kendi kaderini kendisinin çizmesi gerektiğini bildirdi.

Erzurum Kongresi
Kongre sadece Doğu Anadolu için değil, ulusun geneli ile ilgili kararlar aldı.
Mustafa Kemal kongre başkanı seçildi.
Mustafa Kemal ulusal mücadelenin lideri durumuna geldi.
İlk kez vatan sınırlarının nerelerden ibaret olacağı belirtildi.
Bağımsızlık ve egemenliğin hiç bir koşul kabul etmeden sağlanmasına karar verildi.
İlk kez temsil kurulu oluşturuldu.
Temsil Kurulu Başkanlığına Mustafa Kemal getirildi.
30 Temmuz 1919'da İstanbul Hükümeti, Mustafa Kemal hakkında tutuklama emrini verdi.

Sivas Kongresi
Mustafa Kemal'e karşı ilk muhalefet hareketi başladı.
Mustafa Kemal, Temsil Kurulu'nun başkanlığına getirildi.
Kongre ihtilalci bir kimlik kazandı.
Misak-ı Milli'nin esasları belirlendi.
Kurtuluş Mücadelesi'nin yayın organı olarak "İrade-i Milliye" adında bir gazete çıkartıldı.
Güneydeki halk direnişlerinin başına subaylar atandı.
Ulusal egemenlik ilkesi, padişah ve saltanattan üstün tutuldu.

Heyet-i Temsiliye'nin Ankara'ya Gelişi ve Amasya Protokolü

Heyet-i Temsiliye'nin Ankara'ya Gelişi

Neden Ankara ?
Demir yolları ile diğer illere bağlantısı var.
Cepheleri denetleyebilecek bir konumda,
İstanbul ve diğer şehirlerle telgraf bağlantısı var.

Ankara'ya Geliş Amacı :
Kurtuluş mücadelesini yönetmek, yakından izlemek

İstanbul ile Haberleşmenin Kesilmesi
İstanbul'da bulunan Damat Ferit Paşa Hükümeti, Milli Mücadele'ye karşı düşmanca bir tavır sergiler.
Damat Ferit, Elazığ Valisi Ali Galip Bey'den, Sivas Kongresi'ni dağıtmasını ister.
Damat Ferit, halkı Milli Mücadele'ye karşı isyana kışkırtır.

İstanbul ile Haberleşmenin Kesilmesindeki Amaç
1. Damat Ferit Paşa Hükümeti'ni düşürüp yerine vatansever bir hükümetin kurulmasını sağlamak,
2. Temsil Kurulu'nun, İstanbul Hükümeti'ne bağlı olmadığını göstermek.

Damat Ferit Paşa (1853-1923) 
1853 İstanbul'da doğan Damat Ferit, Hariciye Nezareti hizmetine girerek Paris, Berlin, Petersburg ve Londra elçiliklerinde katip olarak görev yaptı. 1886'da Sultan Abdülmecit'in kızı ile evlenerek saraya damat oldu ve "damat" lakabını aldı. 1888'de vezir oldu. İkinci Meşrutiyet'in ilanından sonra İttihat ve Terakki karşıtı politikaları sonucunda 1911 yılında Hürriyet ve İtilaf Partisi'ni kurdu. Mondros Mütarekesi'nden sonra çeşitli dönemlerde Sadrazamlık görevlerinde bulundu. Enver, Talat ve Cemal paşaların gıyabi idam kararlarının çıkarılmasını sağladı. Paris Barış Konferansı'na katıldı. Anadolu'da gelişen ulusal direniş hareketine karşı Anzavur yönetiminde Kuva-yı İnzibatiye'yi kurdurdu. Ali Galip yoluyla Sivas Kongresi'ni engellemeye çalıştı. Anadolu'daki ulusal savaş kadrosunu eşkiyalıkla suçlayan fetvayı yayımlattı. Ulusal savaşın başarıyla bitmesi üzerine Eylül 1922'de yurtdışına kaçtı. 1923'de Fransa'da öldü.

Amasya Protokolü
Damat Ferit Paşa Hükümeti, 30 Eylül 1919'da istifa etti.
Ali Rıza Paşa yeni hükümeti kurmakla görevlendirildi.
Mustafa Kemal, Ali Rıza Paşa Hükümeti'nden şu isteklerde bulundu:
- Milli direnişe karşı olanlar görevden alınsın,
- Ordu ulusal amaca uygun olarak yeniden kurulsun,
- Mebuslar Meclisi toplansın,
- Erzurum ve Sivas Kongreleri kararlarına saygılı bir tutum içinde bulunulsun
İstanbul Hükümeti, Bahriye Nazırı Salih Paşa'yı Mustafa Kemal ile yüz yüze görüşmek amacıyla 18 Ekim 1919'da Amasya'ya gönderdi.

Amasya Protokolü'nün İçeriği
1. Hükümet ile Milli teşkilat arasında uyuşma sağlanmış ve hiç bir anlaşmazlık kalmamıştı.
2. Milletvekili seçimleri serbest ve müdahalesiz yapılacaktır.
3. Hükümetin lehinde ve aleyhinde hiç bir şey yapılmayacaktır.
4. Sivas Kongresi kararları Mebuslar Meclisi'nin onaylaması şartıyla kabul edilecektir.
5. Millet Meclisi'nin, güvenlikte olmayan İstanbul'da toplanması doğru değildir.
UYARI : İşgalcilerin ve İstanbul yönetiminin baskısı altındaki İstanbul'da toplanacak olan meclisin yurdun bütünlüğü konusunda kararlar alması beklenemezdi. Bu nedenle meclis Anadolu'da toplanmalıydı.
6. Millet Meclisi kurulup, fiilen denetleme görevine başlayıncaya kadar, milletin kaderi hakkında karar verilmeyecek.
7. Anadolu ve Rumeli Müdafaa-yı Hukuk Cemiyeti yasal bir kuruluş olarak tanınmalıdır.
8. İtilaf Devletleri ile yapılacak olan barış görüşmelerine Temsil Kurulu'nun uygun göreceği kişiler gönderilecektir.
UYARI : Bu karar, barış görüşmelerine vatanın bütünlüğü ve milletin bağımsızlığını sonuna kadar savunacak bir delegenin gönderilmesini amaçlamaktadır.
9. Milli Mücadele'ye katılmış olanlar hakkında verilen tutuklama kararı kaldırılacaktır.
UYARI : Bu karar ulusal mücadeleye katılımı artırmaya yöneliktir. Çünkü insanlar cezalandırılmayacaklarını anladıkları anda üzerlerindeki tereddütü atıp mücadeleye başlayacaklardır.

Amasya Protokolü'nün Önemi
1. İstanbul Hükümeti ile Mustafa Kemal, arasında yapılan ilk resmi görüşmedir.
2. İstanbul Hükümeti, bu görüşme sonunda, ulusal mücadeleyi ve bu mücadelenin yürütme organı olan Temsil Kurulu'nu tanıdı.
3. Mebuslar Meclisi'nin açılması sağlandı.
4. İstanbul Hükümeti bu görüşme ile Temsil Kurulu'nun gücünü kabul etti.

Son Osmanlı Mebuslar Meclisi

Mebuslar Meclisi'nin Açılış Hazırlıkları
Amasya Görüşmesi'nde Mebuslar Meclisi'nin toplanması kararlaştırıldı.
İtilaf devletleri, Mebuslar Meclisi'nin açılması çalışmalarına ve seçimlere müdahale etmedi.
Seçimler sonunda Anadolu ve Rumeli Müdafaa-yı Hukuk Cemiyeti mecliste çoğunluğu elde etti.
Mustafa Kemal, Erzurum Milletvekili seçildi.
Mustafa Kemal, Meclis'in İstanbul yerine Anadolu'da toplanmasını istedi.
Mustafa Kemal, Mebuslar Meclisi'ne katılacak olan milletvekilleinden, "Müdafaa-yı Hukuk Grubu" kurmalarını istedi. Bu gruptan kendisini başkan seçmelerini istedi.

Son Osmanlı Mebusan Meclisi'nin Açılışı
Son Osmanlı Mebusan Meclisi, 12 Ocak 1920'de, İstanbul'da toplandı.
Meclis, 28 Ocak 1920'de Misak-ı Milli kararlarını kabul etti.
Meclis'de Müdafaa-yı Hukuk Grubu kurulamadı, yerine Felah-ı Vatan Grubu kuruldu.
Mustafa Kemal meclis başkanlığına seçilemedi.
Misak-ı Milli'nin kabul edilmesi ve vatanın bölünmesine karşı çıkılması üzerine 16 Mart 1920'de İstanbul işgal edildi.
Mebuslar Meclisi dağıtıldı.

Misak-ı Milli

Misak-ı Milli Kararları
1. Osmanlı Devleti'nin Mondros Mütarekesi'ni imzaladığı 30 Ekim 1918 tarihinde düşman ordularının işgali altında bulunan Arap memleketlerinin durumunun, halkın serbestçe verecekleri oya göre belirlenmesi gerekir. Bu mütareke hududu içinde Türk ve İslam çoğunluğu bulunan kısımların tümü hiç bir şekilde ayrılık kabul etmez bir bütündür.
UYARI : Burada Arap ülkeleri Osmanlı Devletine mi katılacak yoksa bağımsız mı olacak? Buna Arap halkının karar vermesi istenmektedir. Bu kararla vatanın sınırları kesin olarak saptanmış oluyor. Sınırlar belirlenirken Mondros ve Türk çoğunluğu ölçüt alınıyor. Yani, Mondros'tan sonra işgal edilen yerlerden İtilaf Devletleri çekilmelidir ve Türk çoğunluğu nerede ise orası Türklere bırakılmalıdır.
2. Halkı ilk serbest kaldıkları zamanda başvurdukları halk oylaması ile anavatana katılmış olan "üç liva" yani Kars, Ardahan, Batum için gerektiğinde serbestçe yeniden halk oylamasına başvurulmasını kabul ederiz.
UYARI : Buralarda Türk çoğunluğu olduğu için böyle bir halk oylaması istenmiştirç Bu kararda verilmek istenen mesaj : "Bu illerde Türklerin olmadığını iddia ediyorsanız, geliniz halka soralım, hangi devletin sınırları içinde kalmak istediklerine onlar karar versin."
3. Türkiye barışına bırakılan Batı Trakya'nın Hukuki durumunun saptanması da halkın tam bir hürlükle verecekleri oya uygun olmalıdır.
4. Hilafet merkezi ve Osmanlı Devleti'nin başkenti olan İstanbul şehriyle Marmara denizinin güvenliği, her türlü tehlikeden uzak olmalıdır. Akdeniz ve Karadeniz boğazlarının dünya ticaret ve ulaşımına açılmasında, bizim ve diğer bütün ilgili devletlerin vereceği karar geçerlidir.
5. Azınlık hakları, komşu memleketlerdeki Müslüman halkın aynı haktan yararlanması şartıyla tarafımızdan kabul ve temin edilecektir.
UYARI : Burada, ülkede yaşayan Müslüman olmayan halkın korunacağı ve onlara çeşitli haklar tanınacağı belirtilmiş, ancak aynı haklardan Balkanlar'da bulunan Müslüman halkın da yararlanması istenmiştir.
6. Her devlet gibi bizim de tam bağımsızlığa ve serbestliğe ihtiyacımız vardır. Bu, yaşamımızın ve geleceğimizin temel kuralıdır. Bu nedenle siyasi, adli ve mali gelişmemizi önleyecek sınırlamalar kabul edilemez. Borçlarımızın ödenmesi de kurallara aykırı olamaz.
UYARI : Bu karar şu anlama gelmektedir. Misak-ı Milli tam bağımsızlığı amaçlayan bir belgedir. Siyasal, adli ve mal gelişmemizi engelleyecek hiç bir şart kabul edilmez denilmekte, kapitülasyonlar, manda ve himaye açıkça reddedilmiştir. Borçlarımızın ödenmesi, bağımsızlık anlayışımıza aykırı olamaz denilmekle de Düyun-u Umumiye'ye karşı çıkmıştır.

Misak-ı Milli'nin Kabul Edilmesinin Sonuçları 
Misak-ı Milli ile Türk ülkesinin sınırları kesin olarak çizildi.
Milli Mücadele-nin hedefi tam bağımsızlık olarak belirlendi.
İtilaf Devletleri, 16 Mart 1920'de İstanbul'u işgal etti.
Mebusan Meclisi kapatıldı, milletvekilleri ve aydınlar tutuklandı.

İstanbul'un İşgali

İstanbul'un İşgalinin Nedenleri
1. İtilaf Devletleri Mebuslar Meclisi'nden barış kararı almasını ve işgalleri onaylamasını istemesi
2. Mebuslar Meclisi vatanın bütünlüğü konusunda kararlar alınması
3. Mebuslar Meclisi'nin, 28 Ocak 1920'de Misak-ı Milli kararını alıp, işgallere karşı çıkması

İşgalin Amacı :
1. Mebuslar Meclisi'ni cezalandırmak.
2. Milli Mücadele'ye önder olabilecek kadroları tutuklamak
3. İşgalden Mustafa Kemal Paşa'yı sorumlu göstererek Anadolu hareketini zayıflatmak.

İstanbul'un İşgali ve Sonuçları 
İtilaf Devletleri donanması, 16 Mart 1920'de İstanbul'u işgal etti.
İşgal güçleri Mebuslar Meclisi'ni bastı. Bazı milletvekilleri tutuklanıp Malta Adası'na sürüldü.
11 Nisan 1920'de padişahın kararı ile meclis feshedildi.
Salih Paşa Hükümeti istifa etti, yerine Damat Ferit Hükümeti kuruldu.
Temsil Kurulu Anadolu'da yeni bir meclisin açılması için çalışmalara başladı. İstanbul'un işgal devletleri tarafından işgali, Osmanlı saltanatının sona ermesi demekti.
Mustafa Kemal, Milli Mücadele'yi padişah adına da yürüttüğünü açıkladı.

Temsil Heyeti'nin İşgal Üzerine Aldığı Önlemler
Bir bildiri yayınlayıp, halkın işgali protesto ve mitinglerle reddetmesi istendi.
İstanbul ile haberleşme tekrar kesildi.
Anadolu'daki İtilaf subaylarının tutuklanmasına karar verildi.
Anadolu'ya düşman sevkine yardımcı olacak demir yollarının tahrip edilmesine karar verildi.
Anadolu'daki kıymetli evrak ve eşyanın İstanbul'a gönderilmesi yasaklandı.
Anadolu'da yeni bir meclisin açılacağı belirtildi.

I. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Açılışı

I. T.B.M.M.'nin Açılış Nedeni ve Amacı 
1. İstanbul'daki yönetiminin vatan ve millete karşı görevini yerine getirememesi,
2. Ülkenin işgalini engelleyememiş olması,
3. İtilaf Devletleri'nin İstanbul'u işgal etmesi.

İlk TBMM'nin Kuruluş Amacı :
1. Vatanın bütünlüğünü ve milletin bağımsızlığını sağlamak,
2. Yurdu düşmandan kurtarmak için milleti bir araya getirmek,
3. Millet adına karar verebilecek bir organ oluşturmak,
4. Ulusal irade ile birlikte hareket etmek.

I. T.B.M.M.'nin Açılmasıyla İlgili Tartışmalar

Mustafa Kemal'in Görüşü
Anadolu'da açılacak olan meclis "Kurucu Meclis" niteliğinde olmalı,
Padişah'ın etkisinden kurtulmak için Meclis'in adı Osmanlı Mebusan Meclisi olmamalı.

Muhalif Görüş :
Mebuslar Meclisi, Anadolu'da aynen açılmalı.

I. T.B.M.M.'nin Aldığı İlk Kararlar
İlk TBMM, 23 Nisan 1920'de Ankara'da açıldı.
Aldığı İlk Kararlar : 
1. Hıyanet-i Vataniye Kanunu çıkartılacak,
2. Hükümet kurulacak, 
UYARI : Hükümetler, devlet idaresi ile doğrudan ilgili bir kurum olduklarından TBMM'nin İstanbul hükümetinden farklı bir hükümet kurma kararı yeni bir devlet düzenine geçildiğini açıkça göstermektedir.
3. Geçici olmak kaydıyla bir hükümet reisi olmayacak ve padişah kaymakamı atanmayacak,
UYARI : Meclis, bu kararı almakla padişahın etkisinden kurtulup bağımsız çalışmayı amaçlamıştır. Eğer Meclis'in başında bir padişah vekili bulunsaydı, bu kişi meclise baskı yapabilir ve bağımsız çalışmasını engelleyebilirdi.
4. Meclis de toplanan ulusal iradeyi egemen kılmak esas olacak, meclis üstünde bir güç olmayacak.
UYARI : Bu karar İstanbul yönetimini yok saymıştır.
5. Yasama ve yürütme yetkisi Meclis'e ait olacak.
UYARI : TBMM'nin aldığı bu kararla, yeni bir hükümetin tanımı yapılmadığından, İstanbul yönetimi yok sayılmış, Meclis hükümet sistemi benimsenmiş ve Meclis yürütme yetkisine sahip olmuştur.
6. Meclis'den seçilen bir heyet Meclis'in vekili olarak hükümet işlerini görecek ve Meclis başkanı bu heyetin de başkanı sayılacak.
7. Padişah ve halife Meclis'in belirleyeceği esaslara göre yerini alacak
UYARI : Bu karar saltanatın durumunun tartışılacağını ortaya koymaktadır. Bu durumda saltanatın kaldırılabileceği mesajı verilmektedir.
8. İstiklal Mahkemeleri kurulacak.
  
I. T.B.M.M.'nin İstanbul Hükümeti İle İlişkileri

TBMM'nin açılması ile İstanbul Hükümeti'nin aldığı önlemler :
Anadolu halkını Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne karşı ayaklandırmaya çalıştı.
İşgalcilerle bir barış antlaşması imzalayarak, halka yapacak birşey kalmadığını göstermeye çalıştı.
Mustafa Kemal ve arkadaşlarını, sıkıyönetim mahkemesinde gıyaben yargılayıp idama mahkum etti.
Şeyhülislam'a fetva hazırlatıp, Mustafa Kemal'in katlini istedi, ona katılanların dinden çıktığını bildirdi.
  
TBMM'nin İstanbul Hükümeti'ne karşı aldığı önlemler :
Ankara Müftüsü Rıfat Efendi'ye karşı fetva hazırlattı.
Hıyanet-i Vataniye Kanunu çıkarttı, Meclis'e karşı çıkartılan ve İstanbul Hükümeti'nin desteklediği isyanları bastırmaya çalıştı.
İstiklal Mahkemeleri'ni, yurdun değişik bölgelerine gönderdi.
İstanbul ile olan bütün ilişkileri kesildi.

T.B.M.M.'ne Karşı Çıkan Ayaklanmalar

Ayaklanmaların Nedenleri

İç Ayaklanmaların Çıkmasında Etkili Olan Unsurlar :
1. Mondros Ateşkes Antlaşması uyarınca Osmanlı ordularının terhis edilmiş olması
2. İstanbul Hükümeti ve işgal kuvvetlerinin Anadolu halkını Milli Mücadele'ye karşı sürekli kışkırtması
3. Savaştan bıkan halkın, askere çağrılma emrine baş kaldırması
4. Kuva-yı Milliye birliklerinin halka kötü davranması

Ayaklanmaların Ortaya Çıkışı

Bizzat İstanbul Hükümeti Tarafından Çıkartılan İsyanlar
TBMM'nin açılmasından sonra Anadolu'daki "Milli Mücadele" yi bastırmak için İstanbul'da bulunan hükümetin destek verdiği bir takım isyanlar ortaya çıkmıştı.

Ahmet Anzavur İsyanı
Eski bir subay olan Anzavur Ahmet, 2 Kasım 1919'da Manyas, Susurluk, Gönen ve Ulubat dolaylarında ayaklandı. Amacı, ulusal direnişi bastırmak ve Çanakkale Boğazı'nın ulusal güçlerin eline geçmesini engellemekti. Ahmet Anzavur ve onun kurduğu "Kuva-yı Muhammediye" birlikleri Çerkez Ethem'in "Kuva-yı Seyyare" birliklerine yenildi ve isyan 16 Nisan 1920 tarihinde bastırıldı.

Kuva-yı İnzibatiye İsyanı
Amacı ; Geyve dolaylarında bulunan Ali Fuat Paşa (Cebesoy)'nın Kuva-yı Milliye Birliklerini ortadan kaldırmak ve İstanbul Boğazı'nın güvenliğini sağlamaktı. 18 Nisan - 25 Haziran 1920 tarihleri arasında süren bu isyan Ali Fuat Paşa tarafından bastırıldı.

İstanbul Hükümeti ile İşgalcilerin Birlikte Çıkarttığı İsyanlar
TBMM'nin açılmasıyla birlikte, Mondros Mütarekesi ile Türk ordularının terhis edilmesinden cesaret alan bazı gruplar, İstanbul hükümeti ve işgalci güçlerden destek alarak Anadolu'nun çeşitli kesimlerinde isyan başlatmıştı.

Yozgat İsyanı
Bu bölgenin ileri gelenleri TBMM'nin açılmasından sonra ayaklandılar. Bu ayaklanma Boğazlayan, Şarkışla, Yıldızeli, Tokat, Zile ve Çorum'a kadar yayıldı. Çerkez Ethem ve Kuva-yı Milli'ye birlikleri 5 Eylül 1920'de başlayan bu isyanı Ekim sonuna doğru bastırmışlardır.

Afyonkarahisar İsyanı
Yunan ajanlarının kışkırtması ile Çopur Musa adında biri isyanı başlattı. Kuva-yı Milliye birlikleri tarafından bastırıldı.

Konya İsyanı 
Konya'nın Bozkır ilçesinde çıkan ilk isyanı Kuva-yı Milliye bastırdı. Daha sonra Delibaş Mehmet adında birinin etrafında toplanan halk 2 Ekim 1920'de tekrar ayaklandı. Bu isyan yeni kurulmaya başlayan düzenli ordu tarafından bastırıldı.

Milli Aşiret İsyanı
Urfa'nın Fransızlar'dan kurtarılmasında yararları görülen bu aşiret daha sonra Fransızlar'ın kışkırtmsı sonucunda 8 Haziran 1920'de ayaklandı. Ancak Milli Kuvvetler tarafından bastırıldı.

Bolu-Düzce-Hendek ve Adapazarı isyanı 
Boğazları elinde tutmak isteyen İngilizler bu bölgede cahil halkı "din ve halifelik elden gidiyor" diyerek 13 Nisan 1920'de ayaklandırdı. Bu isyanı Ali Fuat Paşa ve Refet Paşa'nın emrindeki Kuva-yı Milliye birlikleri bastırdı.

Azınlıklar Tarafından Çıkartılan İsyanlar
Mondros Mütarekesi ile Anadolu'da yer yer Türk orduları terhis edilmişti. Ortaya çıkan otorite boşluğundan cesaret alan Ermeni ve Rum azınlıklar, işgal kuvvetlerinin de desteği ile isyan etmişti.

Ermeni İntikam Alayları İsyanı
10 Temmuz 1920'de Ermeni İntikam Alayları, Fransızlardan aldıkları destek ile Adana ve dolaylarında ayaklandılar.

Pontus İsyanı
Ege bölgesinden uzak oldukları için doğrudan doğruya Yunan desteğini alamayan Doğu Karadeniz Rumları kendi milli devletlerini kurmak için Trabzon ve dolaylarında Aralık 1920'de ayaklandılar. Bu isyan 1923 yılı başlarında bastırıldı.

Kuva-yı Milliye Taraftarlarınca Çıkartılan İsyanlar

TBMM'nin kurulması ile birlikte, düzenli orduya geçilmişti. Fakat bu durum Anadolu'da bir takım eski "Kuva-yı Milliyecileri" rahatsız etmiş, lider konumundaki kişiler düzenli orduya karşı ayaklanma başlatmışlardı.

Demirci Mehmet Efe İsyanı
Aralık 1920'de düzenli orduya karşı çıkan bu ayaklanma Refet Bey (Bele) tarafından bastırıldı.

Çerkez Ethem İsyanı

Çerkez Ethem, emrindeki Birinci Kuva-yı Seyyare (gezici kuvvet) ile oldukça güçlenmiş ve Ankara'yı ele geçirip Kurtuluş Savaşı'nın lideri olmak istemişti. Çerkez Ethem bu amacına ulaşmak için elindeki kuvvetlerin düzenli orduya dönüştürülüp, Mustafa Kemal'e bağlanmasına karşı çıkyordu. 27 Aralık 1920'de Yunanlılarla anlaşarak düzenli orduya saldırdı. Batı Cephesi Komutanı Albay İsmet Bey (İnönü) bu isyanı bastırdı.